Teşekkül Öncesi Dönem Belâgat Akımları: Cahiz Örneği
Bugün üç ana daldan oluşan belâgat ilmi oluşumunu tamamlama sürecinde çeşitli kanallardan beslenmiştir. Sistematik belâgatin teşekkülünden önce biri şair ve ediplerin diğeri ilim adamlarının temsil ettiği iki belâgat akımı bulunduğu kabul edilir. Bu makale, belâgat alanında kalem oynatmış başlıca is...
Main Author: | |
---|---|
Format: | Article |
Language: | English |
Published: |
Cumhuriyet University
2019-12-01
|
Series: | Cumhuriyet İlahiyat Dergisi |
Subjects: | |
Online Access: | https://dergipark.org.tr/tr/pub/cuid/issue/50631/617871?publisher=cumhuriyet |
Summary: | Bugün üç ana daldan oluşan belâgat ilmi oluşumunu
tamamlama sürecinde çeşitli kanallardan beslenmiştir. Sistematik belâgatin
teşekkülünden önce biri şair ve ediplerin diğeri ilim adamlarının temsil ettiği
iki belâgat akımı bulunduğu kabul edilir. Bu makale, belâgat alanında kalem
oynatmış başlıca isimlerden biri olan Ebû Osmân el-Câḥiẓ’ın (255/869) teşekkül öncesi dönemin belâgat akımları
arasındaki yerini tespit etmeyi amaçlamaktadır. Araştırmada ağırlıklı olarak
dokümanter analiz yöntemi kullanılacaktır. Câḥiẓ’ın belâgate dair nakil ve tespitleri
sistematik belâgatin parametreleri, kategorileri ve kavramları doğrultusunda
çözümlenecektir. Câḥiẓ’ın belâgat anlayışını
sistematik belagatin süzgecinden geçirmekle teşekkül öncesi dönemde farklı
gayelerle ele alınan belâgatin sistematik belagat içerisindeki payı ortaya
çıkarılmış olacaktır. Araştırmanın diğer bir katkısı ise Câḥiẓ’ın belâgat
tasavvurunu ana çizgileriyle belirlemek olacaktır. Câḥiẓ’ın belâgat
tasavvurunun anlaşılması da kendine has belâgat ve beyân kavramlarının
anlaşılmasını kolaylaştıracaktır. Zira Câḥiẓ, beyân adını verdiği geniş bir
bildirişim çerçevesi tasarlamış ve belâgati bu tasarımın içerisinde bir alt
kategori olarak ele almıştır. Belâgat bu tasarımda sözlü bildirişim vasıtasının
konusudur.Özet: Belâgat adında bir
disiplinin oluşması birtakım aşamalardan geçerek mümkün olmuştur. İkna edici
güzel sözleri nitelemek için tedavül edilen belâgat vasfı, çeşitli çevrelerin
ilgisini çekerek çeşitli vesilelerle ele alınmış ve konu üzerine birtakım
düşünceler kaydedilmiştir. Söz konusu birikim ve kayıtlar sonradan
sistemleşecek olan belâgat ilminin nüvesini oluşturacak birtakım esaslar ve
prensipler içermektedir. Kaydedilen esaslar ve prensipler yığınına belâgat ilmi
adı verilemeyeceğine göre bunlara belâgat fikri demek mümkündür. Mezkûr
dönemde ortaya çıkan müstakil çalışmaların edip-şairler tarafından yazıldığı
görülür. Ancak müstakil eserler telif edilmemiş olsa da dil ve din âlimleri de
eserlerinde belâgat meselelerine değinmişlerdir. Belâgat ilminin beslendiği
temel iki kanal olduğunu söylemek mümkündür: Bunlar şair ve ediplerin temsil
ettiği edebî tenkit kanalı ve çoğunluğu din ilimleri olmak üzere çeşitli ilim
dallarının bir ucundan tuttuğu diğer kanal. Edebî tenkit kanalı, tarih içerisindeki birtakım sosyal ve ilmî
gelişmelerin bir mahsulüdür. Cahiliye şiiri, oluşmakta olan dilbilgisine hizmet
eden bir veri kaynağı kabul edilerek yoğun bir cahiliye şiiri derleme hareketi
başlamıştır. Derlenen cahiliye şiiri sadece dilbilimcilerin hizmetine sunulan
bir kaynak değil, edip ve şairlerin hem inşat ettiği hem de değişmeye başlayan
şiirlerine model aldıkları edebî miras olmuştur. Söz konusu yenilenmeler edip
ve şairlerin eski-yeni arasında kıyaslamalar yapmasına yol açmış ve bu
gelişmeler edebî tenkitte kullanılacak birtakım kıstaslara da ihtiyaç
duyurmuştur. Nihayet bu tenkit faaliyetleri, içerisinde belâgat kelimesinin de
bulunduğu birçok kelimeyi tedavüle sokmuştur.Din ilimleri kanadında ise belâgat, ekseriyetle i’câzu’l-Kur’an bahsinde
kullanılan bir kavram olmuştur. Teolojik zeminde sürdürülen Kur’an’ın mucizliği
tartışmaları, Kur’an ayetlerinin beliğ oluşunu somut örneklerle anlatabilme
isteğini uyandırmış olmalı ki dil ilimlerinin araçlarını kullanan bir mecraya
doğru kaymaya başlamıştır. Kelam, fıkıh ve tefsir gibi din ilimlerinin
tazyikiyle şekillenmeye başlayan kanalı dilbilgisinin geliştirdiği belâgat;
edip ve şairlerin çalışmalarıyla şekillenmeye başlayan kanalı ise edebiyatın
geliştirdiği belâgat olarak adlandırabiliriz. Dilbilgisinin oluşumu sonrası ile belâgat ilimlerinin oluşumu arasındaki
süre içerisinde bugünkü anlamıyla bir belâgat ilminden söz etmek mümkün değilse
de, bir belâgat tasavvurunun bulunduğu açıktır. Teşekkül öncesi dönemin belâgat
fikrini yansıtan âlimlerden biri de Ebû Osmân el-Câḥiẓ’dır. Câḥiẓ, ikna edici
ve güzel konuşma konusunu sadece el-Beyân ve’t-tebyîn adlı eserinde ele
almamıştır. Muhtelif yazılarında kimi zaman satır aralarında kimi zaman ise
müstakil bir bahis ayırarak güzel ve etkileyici sözün niteliklerinden
bahsetmiştir. Câḥiẓ, beyân adını verdiği bildirişim teorisini manayı
iletmeye yarayan bütün vasıtaları dikkate alarak kurgulamıştır. Mana iletmeye
ya da kısaca bildirişmeye yarayan vasıtaları: lafız, işaret, sayı, yazı ve
duruş olmak üzere beşe ayırır. Eser, beyân vasıtalarından biri olan lafız/dil
vasıtasının ileticiliğini konu edinen belâgate önemli bir yer ayırır.
Eserde ele alınan meseleler, sonradan gelişen sistematik belâgatin normlarına
uymasa da teorik belâgat incelemelerinde önemli kaynaklardan biri olma vasfını
hala sürdürmektedir. Sistematik belâgat ile Câḥiẓ’ın beyân projesi, çerçeve
itibariyle farklı olmalarına rağmen birbiriyle örtüşmekte ve aralarında
bütün-parça ilişkisi bulunmaktadır. Câḥiẓ’ın
geliştirdiği beyân, mimik ve işaretlerin de dikkate alındığı bildirişimin geniş
alanını ifade ederken; belâgat, geniş bildirişim alanının bir parçası olan
sözlü bildirişim alanını ifade etmek üzere kullanılmaktadır. Sistematik belâgatte sözcük, söz ve söyleyenin niteliği olan belâgat ile
sözcük ve söyleyenin niteliği olan fesâhati ayırmak önemlidir. Câḥiẓ’ın
kullandığı belâgat ve fesâhat kelimelerinin izini sürdüğümüzde bunları
birbirinin yerine kullandığı görülmektedir. Diğer taraftan anlamın netliği
konusunda lafzın veya lafızların dinleyiciye mesaj iletiyor olması yönüne vurgu
yapması belâgati terkiplere yani sözlere has bir özellik olarak mütalaa
ettiğini gösterir ki sistematik belagatle bu konuda birleşir. Ona göre yanlış
dizilmiş bir cümlenin muhatap tarafından anlaşılıyor olması sözün bizatihi
beliğ yani muradı ileten olduğu anlamına gelmemelidir. Özetle diyebiliriz ki Câḥiẓ,
sistematik belâgatin önemsediği belâgat-fesâhat ayrımına girmemiş olsa da
belâgat kelimesini kullanış biçimi benzer bir ayrıma riayet ettiğini gösterir.
Sistematik belagatte belirleyici olan muktaza-i hal faktörünün Câḥiẓ’ın
belâgat anlayışında da dikkate alındığı anlaşılmaktadır. Şu var ki Câḥiẓ
muktaza-i hal faktörünü genellikle sözün uzunluk ve kısalık durumuyla birlikte
mütalaa etmiş ve cümle dizilişine yansıyan yönlerine değinmemiştir. Belâgat
ilminde sözün iletim kabiliyeti ile sözü güzelleştiren anlatım şekilleri
birbirini tamamlayıcı unsurlardır. Ancak Câḥiẓ’ın bunlardan sözün iletim
kabiliyetine ağırlık vermiş olduğu görünmektedir. Az da olsa kullandığı bazı
terimler olmuştur, îcâz, itnâb, ishâb ve kinâye bunlardan bazısıdır. Anılan
kelimelerin bir kısmı bugünkü terim anlamlarına benzer bağlamlarda kullanılmış
olsa da çoğu birden fazla anlamı karşılayacak bağlamda ve sözlük anlamında
kullanılmıştır. Bu kavramlardan biri olan îcâz, Câḥiẓ’ın kullanımında manaları
az lafızla ifade etmenin adıdır. Anlatım türleri ve söz sanatlarını karşılayan
kelimelerin yerleşik bir kullanıma kavuşamaması esasında el-Beyân
ve’t-tebyîn’in sistemli bir anlatım biçimleri incelemesi yapmak gayesiyle
yazılmamış olmasındandır. İkna edici ve güzel sözleri birçok boyutuyla
incelemeyi amaçlayan müellifin hatibi göz önünde bulunduran bir bakış açısına
sahip olması, eserin söz üretene rehberlik edecek bir tasarıyla ortaya
çıkmasını sağlamıştır. Bu da haliyle söz analizi yöntemiyle mümkün olabilecek
olan söz sanatları incelemesinden alıkoymuştur. Câḥiẓ, belâgat nitelemesini
çoğunlukla sözlü icra bağlamında kullanmıştır. Ona göre yazılı metinler ile
icra edilen hutbeler stil olarak farklıdır ve dolayısıyla bu iki türün belâgat
kriterleri de farklı olmalıdır. |
---|---|
ISSN: | 2528-9861 2528-987X |