Kur’an’da Her Şeyin Bilgisinin Bulunduğu Tezinin Türkçe ve Arapça İnternet Platformlarındaki İçeriği Üzerinden Bir Değerlendirme

el-En‘âm sûresi 6/38. âyette “Biz kitapta hiçbir şeyi eksik bırakmadık.” buyurulduğu gibi aynı sûrenin 59. âyetinde “Yaş ve kuru ne varsa hepsi apaçık bir kitapta yazılmıştır.” buyurulmaktadır. en-Nahl 16/44 ve 89. âyetlerde de kitabın Hz. Peygamber’e, insanlara kendilerine indirilen her şeyi açıkla...

Full description

Bibliographic Details
Main Author: Faysal Arpaguş
Format: Article
Language:English
Published: Cumhuriyet University 2021-12-01
Series:Cumhuriyet İlahiyat Dergisi
Subjects:
Online Access:https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/1853872
Description
Summary:el-En‘âm sûresi 6/38. âyette “Biz kitapta hiçbir şeyi eksik bırakmadık.” buyurulduğu gibi aynı sûrenin 59. âyetinde “Yaş ve kuru ne varsa hepsi apaçık bir kitapta yazılmıştır.” buyurulmaktadır. en-Nahl 16/44 ve 89. âyetlerde de kitabın Hz. Peygamber’e, insanlara kendilerine indirilen her şeyi açıklamak için indirildiği ifade edilmektedir. Bu manada Kur’an’da daha başka âyetler de vardır. Bu ve benzeri âyetlerden hareketle kimilerine göre Kur’an; kendinden evvelkilerin ve kıyamete kadar gelecek olan sonrakilerin her türlü bilgisini, bütün ilimleri ve hatta bir kinaye ifadesi olarak devesinin yularını kaybeden kimsenin onu bile Kur’an’da bulabileceği külli bir bilgi kaynağıdır. Bunun aksine kimilerine göre ise insanın hidâyeti, dünya ve ahiret mutluluğu için gönderilmiş olan Kur’an’da her şeyi aramak abestir ve onda onun hedefleri doğrultusundaki şeyleri aramak gerekir. Buradan hareketle makalede Kur’an’da her şeyin bilgisinin bulunduğu tezinin Türkçe ve Arapça internet sitelerindeki içeriğine odaklanılmış, söz konusu platformlarda Kur’an’ın nasıl bir bilgi kaynağı olarak resmedildiği, anlaşılmaya çalışılmıştır. Bu yapılırken günümüzün popüler ve bilgiye kolay erişim platformlarından Google’a Kur’an’da her şey var mı yazılarak arama yapılmış, tekrara düşmeden, yazılı ve görsel, ilk beş sıradaki içerik, çalışmaya aktarılmıştır. Bunlar içerisinde en çok okunan internet sitelerinden hareketle bir değerlendirme yapılmış ve genel kanaatin Kur’an’da her şeyin bulunduğu yönünde olduğu görülmüştür. İçerik üreticileri, böyle bir şeyin nasıl mümkün olduğu sorusuna genellikle benzetme yoluyla cevap vermiş, bunu, bir ağacın bütün bilgilerinin bir çekirdekte saklı olduğu, yüklü miktardaki pamuk balyasının sıkıştırıldığında hacimce çok az yer kapladığı veya günümüz insanının kolay anlayacağı bir benzetmeyle küçücük hafıza kartlarına çok büyük miktarlardaki bilgilerin sıkıştırılabilmesiyle açıklamışlardır. Bunu ispat sadedinde yer verdikleri Kur’an’da Tarih, Kur’an’da Teknoloji, Kur’an’da Astronomi ve Kur’an’da Matematik, bu içeriklerdeki başlıklardan sadece bir kaçıdır. Yine bu düşüncedekilere göre Kur’an’ın sırlı olduğu ve ancak ilimde derinleşmiş, belli yetkinlikteki kimselerin vakti geldiğinde o sırrı keşfedebileceği de konuyu açıklamanın bir başka izah şekli olmuştur. Buna mukabil, az da olsa Kur’an’da her şeyin bilgisinin olamayacağını dile getirenler de vardır. Kitapta hiçbir şeyin eksik bırakılmadığı, yaş ve kuru ne varsa hepsinin kitâb-ı mübîn’de olduğunu belirten âyetlere rağmen bu görüştekilerin konuyu nasıl izah ettiği önemlidir. Örneğin; kitâb kavramı, Kur’an’ın bütünü dikkate alındığında vücûhâtı olan kelimelerdendir. Çünkü Kur’an’ın muhtelif yerlerinde bu kelime, Kur’an, levh-i mahfûz, yazılmış/farz kılınmış ve amel defteri anlamlarında kullanılmıştır. Ayrıca –Kur’an kastedilmiş olsa bile- buralardaki lafzın umum sîgasıyla gelmesi, her şeyin bilgisinin Kur’an’da olduğu anlamında değil, hidâyet konusunda veya Kur’an’ın hedefleri doğrultusundaki şeylerin onda bulunabileceği anlamında kelâm-ı örfî olduğu belirtilmiştir. Nitekim Kur’an’da bunun başka örnekleri de vardır. Bağlam dikkate alındığında ilgili âyetlerde, kitâb-ı mübînden kastın Kur’an olduğuna dair sarahaten veya zımnen herhangi bir karine bulunmamaktadır. Bu yüzden ilk dönem müfessirler ve daha sonraki tefsir otoriteleri, bu ifadeyi Kur’an değil, levh-i mahfûz olarak anlamışlardır. İlginçtir ki site içerik üreticilerinden bazıları, müfessirlerin bu görüşlerini, yazılı veya sözlü ifade etmiş olsalar bile yine de kitâb-ı mübînden kastın Kur’an olduğunu, levh-i mahfûz tercihininse izaha muhtaç bulunduğunu iddia edebilmişlerdir. Sonuç olarak Kur’an’da bütün bilgilerin bulunduğunu iddia edenlerin aslında söz konusu âyetleri lafzi olarak anladıkları anlaşılmaktadır. Şayet Kur’an’da her şey varsa başka herhangi bir şeye ihtiyaç duymaksızın Kur’an’ın bize yeteceği, bu önermenin zorunlu sonucu olmaktadır. Görüşlerine yer verilenler arasında akla ve yönteme vurgu yaptığı halde onların bu konuda metodu bir kenara bırakması, kanaatimizce önemli bir tezattır. Bu ise popüler bilgi kaynağı olan internetten Kur’an’ın epistemik değeri hakkında sağlıklı bilgi edinebilmeyi ve sıradan insanın bu konuda zihninin berraklaşmasını bir hayli güçleştirmektedir.
ISSN:2528-9861
2528-987X