Summary: | Şehir
pazarlaması; küreselleşme ile başlayan rekabet ortamında sermayeyi,
yatırımcıyı, nitelikli insan kaynağını, yerli ve yabancı turistleri çekmek ve
şehri bir cazibe merkezi haline getirmeye yönelik stratejiler uygulamaktır.
Şehrin marka değerini büyütmeye yönelik rekabetsel üstünlük alanları yaratmak
ve sürdürmek bu kapmamdadır. Bu süreçte; altyapı, mimari, ulaşım, sağlık,
eğitim, yatırım ve turizm hizmetlerinin yürütülmesi ile ilgili faaliyetler
bakımından yerel aktörlere önemli görevler ve sorumluluklar düştüğü günümüzün
bir gerçeğidir.
Küreselleşme
ile birlikte şehirler arasında yoğun bir rekabet başlamıştır. Şehirler birer ülke ekonomisine
dönüşmektedir. Bu bağlamda yapılan araştırmalarda şehirler farklı özellikleri
ile ön plana çıkmakta; “Finans Şehri”, “Turizm Şehri”, “Sağlık Şehri”, Kültür
Şehri” “Sanayi Şehri ve benzeri tanımlamalarla anılmaktadırlar. Şehirlerin
sahip oldukları bu unvanlar sahip oldukları Pazar pozisyonunun iyileştirilmesi
sonucu kazanılmaktadır.
Şehir
Pazarlaması” kavramı ilk kez 1969 yılında Kotler ve Levy tarafından yazılan
“Pazarlamanın Genişletilmiş Teorisi” isimli makalede mekân pazarlama kavramıyla
literatürde yer almıştır. Buna göre şehir bölge ve ülke pazarlaması
yaklaşımlarının tümünü kapsayan bir kavram olarak günümüzde kullanılmaya devam
edilmektedir. 1980’li yıllardan sonra
şehirler arasındaki rekabetin giderek artması, şehirlerin markalaşmaya
yönelmesi ile sıkça gündeme gelen “şehir pazarlaması” kavramı şehirlerin farklı
pazarlama yaklaşımlarını açıklamaktadır.
Bu çalışmada;
şehir pazarlaması kavramını pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi süreçlerinde
görev ve sorumlulukları bulunan ve şehir pazarlaması üzerinde itici bir gücü
olan yerel ve kamu aktörlerinin rolü ve önemi vurgulanmaktadır.
|