Dindarlık Öznel İyi Oluşu Etkiler Mi? Hemodiyaliz (HD) Hastaları Üzerinde Kesitsel Bir Çalışma
Bir alan araştırması olan bu çalışmanın amacı betimsel bir yaklaşımla sosyo-psikolojik metotlardan faydalanarak, hemodiyaliz tedavisi gören kronik böbrek yetmezlikli hastaların dindarlık ve öznel iyi oluş (ÖİO) düzeylerini belirlemek ve dindarlık düzeyleri ile öznel iyi oluşları arasındaki ilişkiyi...
Main Author: | |
---|---|
Format: | Article |
Language: | English |
Published: |
Cumhuriyet University
2019-12-01
|
Series: | Cumhuriyet İlahiyat Dergisi |
Subjects: | |
Online Access: | https://dergipark.org.tr/tr/pub/cuid/issue/50646/601055?publisher=cumhuriyet |
Summary: | Bir alan araştırması olan bu çalışmanın amacı betimsel bir yaklaşımla
sosyo-psikolojik metotlardan faydalanarak, hemodiyaliz tedavisi gören kronik
böbrek yetmezlikli hastaların dindarlık ve öznel iyi oluş (ÖİO) düzeylerini
belirlemek ve dindarlık düzeyleri ile öznel iyi oluşları arasındaki ilişkiyi
tespit etmeye çalışmaktır. Araştırmanın örneklemi T.C. Sağlık Bakanlığı, Hitit
Üniversitesi Çorum Erol Olçok Eğitim ve Araştırma Hastanesi ile Çorum İlçe
Diyaliz Ünitelerinde tedavi gören hastalardan tabakalı rastgele örnekleme
yöntemiyle belirlenen 205 kişiden oluşmaktadır. Araştırmaya katılan hastaların
% 54,1’i (111 kişi) erkek, % 45,9’u (94 kişi) da kadındır. Veriler demografik
özellikleri belirlemek için hazırlanan kişisel bilgi formunun yanı sıra
katılımcıların dindarlıklarını ve öznel iyi oluşlarını tespit etmek için Kula
tarafından geliştirilen "Dindarlık Envanteri" ve Dost tarafından
geliştirilen “Öznel İyi Oluş Ölçeği” aracılığıyla toplanmıştır. Verilerin
istatistiksel analizi demografik değişkenler, dindarlık ve öznel iyi oluş
arasında anlamlı farklılıklar ve ilişkiler göstermiştir. Ayrıca, katılımcıların
dindarlık düzeyi ile öznel iyi oluş düzeyleri arasında istatistiksel açıdan
anlamlı bir ilişkinin bulunduğu ve dindarlığın öznel iyi oluştaki varyansın %
31,9’unu açıkladığı saptanmıştır. Araştırma bulguları temel hipotez ve alt
hipotezlerin istatistiksel olarak doğrulandığını ve dindarlığın öznel iyi
oluşun anlamlı ve önemli bir yordayıcısı olduğunu göstermiştir.Özet:
Tarih
boyunca varoluşsal sorular ve bu sorulara aranan cevaplar insan için önemini
korumuştur. İnsanoğlu hayatı, hayatın anlamını, ölümü, ölüm sonrasını hep merak
etmiş ve bu merakını giderecek anlam sistemlerinin peşine düşmüştür. Çeşitli
düşünürler, filozoflar hayatın sırlarına ilişkin görüşler ortaya koyarken; din,
aşkın boyutu bir anlam kaynağı olarak bireye sunmuştur. Böylece birey,
varoluşla ilgili pek çok sorusunun kesin cevabını dinde bulmuş ve bu kesinlik
duygusu onun psikolojik iyi oluşuna olumlu katkı sağlamıştır. Ancak insan, yaşamın doğal akışı içerisinde ve bazen beklenmedik bir anda
bir takım felaketler, hastalıklar ya da olumsuzluklarla da karşı karşıya
kalabilmekte ve bu tür durumlar onu çaresiz bırakmaktadır. Çaresizlik, kişide
yalnızlık hissi oluşturmakta ve bu da onun için anlamsızlık duygusunu
tetikleyebilmektedir. Böylesi durumlarda birey, zaman zaman varoluşu
sorgulayabilmektedir. Zorlukla mücadele eden bireyin iç dünyasında oluşan
boşluk hissi ya da anlamsızlık duygusu onun öznel iyi oluşuna bir biçimde etki
etmektedir. Bu pespektiften araştırmanın konusu, kronik böbrek yetmezliği gibi ciddi
bir hastalıkla mücadele eden ve hemodiyaliz gibi zorlayıcı bir tedavi süreci
yaşayan kişilerin dindarlık düzeylerinin öznel iyi oluşları üzerindeki etkisi
olarak belirlenmiştir. Çalışmanın amacı bu hastaların dindarlık ve öznel iyi
oluş düzeylerini belirlemektir. Araştırmanın örneklemi T.C. Sağlık Bakanlığı,
Hitit Üniversitesi Çorum Erol Olçok Eğitim ve Araştırma Hastanesi ile Çorum
İlçe Diyaliz Ünitelerinde tedavi gören hastalardan tabakalı rastgele örnekleme
yöntemiyle belirlenen 205 kişiden oluşmaktadır. Araştırmanın temel hipotezi “Hemodiyaliz hastalarının dindarlık düzeyleri
hastaların öznel iyi oluşları üzerinde anlamlı bir etkiye sahiptir.” şeklinde
kurulmuştur. Diğer alt hipotezler aşağıdaki gibidir:1. Kadınların dindarlığı erkeklere kıyasla daha yüksek düzeydedir.2. Öznel mutluluk algısı ile katılımcıların dindarlık düzeyleri arasında
anlamlı bir ilişki vardır. Dindarlık puanı yüksek olan kişilerin öznel mutluluk
algı düzeyleri de yüksektir.3. Cinsiyet değişkenine göre; katılımcıların ÖİO düzeyleri arasında
anlamlı bir fark bulunmamaktadır.4. Öznel dindarlık algısı ile katılımcıların ÖİO düzeyleri arasında
anlamlı bir ilişki vardır. Buna göre; kişinin kendisini dindar görme düzeyleri
arttıkça, ÖİO düzeyi de artmaktadır.5. Katılımcıların dindarlık puanları ile ÖİO puanları arasında pozitif
yönde anlamlı bir ilişki vardır. 6. Dindarlık öznel iyi oluşun anlamlı bir yordayıcısıdır. Buna göre;
dindarlık puanları arttıkça, ÖİO düzeyinin de artacağı öngörülmektedir. Araştırmanın verileri, araştırmacı tarafından hazırlanan Kişisel Bilgi
Formu, Kula’nın Dindarlık Envanteri ve Dost’un Öznel İyi Oluş Ölçeği
kullanılarak elde edilmiştir. Araştırma hastanelerde yapılmıştır. Gerekli yasal
izinler ve hastaların onamları alındıktan sonra hastalar çalışma hakkında
bilgilendirilmiş ve çalışma tamamen gönüllülük esasına göre yürütülmüştür.
Anketler hastanelerde bazen hafta içinde bazen de cumartesi günlerinde
hastalarla yüz yüze görüşmeler yoluyla bizzat araştırmacı tarafından
uygulanmıştır. Hemodiyaliz ünitesi doktoru ile birlikte tedavisini ilçelerde
alan hedef kitleye ulaşmak için ilçe hastaneleri ziyaret edilmiştir. İlişkisel tarama modeline uygun olan çalışmanın verileri SPSS 16.0 paket
programı ile analiz edilmiştir. Dindarlık Envanteri ve Öznel İyi Oluş
Ölçeğinden alınan puanların ortalaması (x̄) ve standart sapma değerleri (ss)
bağımsız değişkenlere göre hesaplanarak tablolar oluşturulmuştur. İki bağımsız
örneklem grubundan elde edilen iki ortalama arasındaki farkın anlamlılığı
bağımsız örneklem için t-testi (independent samples t-test) ile belirlenmiştir.
İkiden fazla örneklem grubunun ortalamaları arasında fark olup olmadığı ile
ilgili hipotezleri test etmek için de tek yönlü Varayns analizi (ANOVA)
kullanılmıştır. Ortalamalar arası anlamlı farklılıkların oluştuğu durumlarda
ise “post-hoc” çoklu karşılaştırma testlerinden LSD testi ve Tamhane’s T2 testi
kullanılmış ve bu şekilde farklılıkların yönü tespit edilmiştir. İki sürekli
değişken olan dindarlık ve öznel iyi oluş arasındaki ilişkiyi tespit etmek için
Pearson Momentler Çarpımı Korelâsyon Analizi tekniği kullanılmış, dindarlığın
bağımlı değişken olan ÖİO üzerinde gözlenen değişimlerin ne kadarını
açıkladığını belirlemek için de Basit Doğrusal Regresyon analizi yapılmıştır.
Elde edilen istatistiklerin anlamlılığı 0.05 düzeyinde ve çift yönlü olarak
sınanmış ve analiz değerleri araştırmanın amacına uygun bir biçimde sıralı
olarak tablolar halinde sunulmuştur. Çalışmanın bulgularını şu şekilde
özetlemek mümkündür:Örneklemin % 45,9’u (94 kişi) kadın, % 54,1’i (111 kişi) erkeklerden
oluşmaktadır. Öznel değerlendirmelerine göre örneklemin toplamda % 55,6’sı
kendisini mutlu ve çok mutlu olarak değerlendirmekte, % 79,5’i ise kendisini
dindar ve çok dindar olarak tanımlamaktadır. Elde edilen bulgulardan hastalarda
öznel dindarlık algısının öznel mutluluk algısına göre daha yüksek olduğu
anlaşılmıştır.• Örneklem grubu
yüksek bir dindarlık düzeyine sahiptir ( x̄ =4,3713).• Cinsiyet ile genel
dindarlık arasında anlamlı bir farklılık bulunmaktadır (t=2,933; p=,004;
p<0.05). Buna göre, kadınların puanları (x̄=4,4766) erkeklere göre daha
yüksektir (x̄= 4,2822).• Katılımcıların
öznel mutluluk algıları ile genel dindarlık puan ortalamaları arasında anlamlı
bir farklılık tespit edilmiştir (F=3,458; p=,017, p<0.05). Farklılık;
kendisini “mutlu” (x̄=4,4466) ve “çok mutlu” (x̄=4,5529) olarak değerlendiren
grupla “biraz mutlu” (x̄=4,2644) olarak değerlendiren gruplar arasındadır.• Örneklem grubunun
ortanın üzerinde bir ÖİO düzeyine ( x̄ =3,7673)
sahip olduğu tespit edilmiştir.• Cinsiyet ile ÖİO arasında
istatistiksel düzeyde anlamlı bir farklılık ortaya çıkmamıştır (t=1,230;
p=,220; p>0.05). Ancak, kadın ve erkek katılımcıların ÖİO ortalamalarda
farklılık olduğu gözlenmiştir. Analiz sonuçları kadınların ÖİO ortalamalarının
(x̄=3,8309) erkeklere göre (x̄=3,7135)
daha yüksek olduğunu göstermiştir.• Örneklemin öznel
dindarlık algısı ile ÖİO düzeyi arasında anlamlı bir ilişki bulgulanmıştır
(F=12,345; p=,000, p<0.05). Diğer bir anlatımla; katılımcıların kendilerini
dindar görme düzeyi arttıkça, ÖİO düzeyleri de artmaktadır. Ayrıca “biraz
dindar” (x̄=3,3439), “dindar” (x̄=3,7737)
ve “çok dindar” (x̄=4,1363)
gruplar ile ÖİO düzeyi arasında ileri düzeyde anlamlı bir ilişkinin
olduğu bulunmuştur. Olguların ÖİO puan ortalamalarında da “hiç dindar değil”
düzeyinden “çok dindar” düzeyine kadar düzenli bir artış söz konusudur.• Genel dindarlık
ile genel ÖİO arasında pozitif yönde ve orta düzeyde anlamlı bir ilişki
bulunmuştur (r=,565, p<0.01).
• HD hastalarında
toplam dindarlığın öznel iyi oluşun anlamlı bir yordayıcısı olup olmadığını
belirlemek için yapılan regresyon analizi sonuçlarına göre; dindarlığın öznel
iyi oluştaki varyansın % 31,9’unu açıkladığı tespit edilmiştir. Bu sonuç, HD
hastalarının ÖİO’larının önemli belirleyicilerinden birisinin dindarlık
özellikleri olduğunu göstermektedir. Dindarlık öznel iyi oluşun anlamlı ve
önemli bir yordayıcısıdır ve dindarlığın artması HD hastalarının ÖİO
düzeylerini doğrudan etkilemektedir. Ayrıca araştırma sonucunda temel hipotez
ile alt hipotezler istatistiksel olarak doğrulanmıştır. |
---|---|
ISSN: | 2528-9861 2528-987X |