Beşeri Gözetim ve İlahi Gözetim

Gözetim olgusu günümüz toplumlarının ayırt edici vasıflarından biri haline gelmiştir. Modern biçimiyle ilk olarak panoptik bir hapishane tasarımı şeklinde ortaya çıkan gözetim, bilgisayar ve kameraların hayatımıza girmesiyle farklılaşmış, “veri gözetimi”nin de eklenmesiyle oldukça ileri boyutlara ta...

Full description

Bibliographic Details
Main Author: Sıddık Ağçoban
Format: Article
Language:Arabic
Published: University of Afyon Kocatepe 2021-06-01
Series:Kocatepe İslami İlimler Dergisi
Subjects:
Online Access:https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/1675153
Description
Summary:Gözetim olgusu günümüz toplumlarının ayırt edici vasıflarından biri haline gelmiştir. Modern biçimiyle ilk olarak panoptik bir hapishane tasarımı şeklinde ortaya çıkan gözetim, bilgisayar ve kameraların hayatımıza girmesiyle farklılaşmış, “veri gözetimi”nin de eklenmesiyle oldukça ileri boyutlara taşınmıştır. Biz bu gözetim türüne beşeri gözetim adını vermekteyiz. Beşeri gözetim, bir paradigmaysa bu paradigmanın amaçlarından birinin, özellikle insan hakkında, gizli açık her şeyi görme ve bilme isteği olduğu açıktır. Bu da tanıdık bir inancı yani her şeyi gören ve bilen Tanrı inancını çağrıştırır. Bu tür bir tanrı inancına da ilahi gözetim adını verebiliriz. İlahi gözetim, Tanrının evrende olan her şeyle birlikte insanın tüm faaliyetlerini gözetlediğine ve her şeyi kayıt altına aldığına yönelik dini inançlara dayanır. Özellikle semavi (monoteist) dinlerde bu inanış oldukça güçlüdür. Beşeri gözetimin dinsel bir temeli var mıdır? Çalışmanın temel sorusu budur. Teolojik açıdan gözetim, Tanrının her şeyi görmesi ve bilmesiyle aynı değildir. Fakat gözetim toplumunun teorisyenlerinden Lyon’a göre beşeri gözetim tasarımının kaynağı Mezmurlar’daki “her şeyi gören Tanrı” inanışıdır. Bu çerçevede gözetim, Hıristiyanlık ve Yahudiliğin “gözetleyen Tanrı” inancının politik olarak yeniden tasarlanmış ve küreselleşmiş şeklidir. Monoteist ve kutsal bir kaynaktan ilham alınarak tasarlanmış olmasına rağmen kutsal bir kaynağı yokmuş gibi tüm toplumlarda uygulanabiliyor olması, onun nihai derecede sekülerleştirilmiş olmasıyla ilgilidir. Her ne kadar monoteist dinlerdeki gözetleyen tanrı inancı birbirine benzer olsa da İslam’daki “her şeyi gören Allah” inancıyla beşeri gözetim arasında organik bağ kurmak oldukça zor gözükmektedir. Çünkü ikisi arasında tarihsel açıdan ilişki kurulamadığı gibi sosyolojik açıdan da ilişki kurulamamaktadır. İki gözetim türü arasındaki betimsel benzerliğin nedeni bu tasarıma İslam’ın ilham vermiş olmasından değil, monoteist dinlerin teolojik kökenlerinin ortak olmasındandır. Gerçi gözetleyen bir Tanrı'yı düşünmenin, beşeri gözetimle aynı sosyal bilişsel süreçleri tetiklediğine dair deneysel veriler bulunmaktadır ve bu verilere İslam diniyle ilgili bulgular da dâhildir. Fakat deney sonuçlarının tamamen doğru olduğunu varsaysak bile bu, konuyu sadece psikolojik açıdan açıklamak için kullanılabilir. Oysa gözetim, politik bir araç olarak tasarlanmıştır ve bu tasarımın ilham kaynağı Kur’an değil Mezmurlar’dır. Bununla birlikte Kur’an gözetleme etiği açısından bir başlangıç oluşturabilir. “…Birbirinizin kusurlarını ve mahremiyetlerini araştırmayın…” mealindeki ayet bu açıdan önemlidir. Çalışma, bundan başka “veri gözetimi”ni de ele almakta ve “verilerin efendisi” konumundaki kişilerin “Yapay Tanrılar” gibi davrandıklarını ileri sürmektedir. Bunu da Kur’an’da bahsi geçen Nemrut kıssasıyla ilişkilendirmektedir. Nemrut’un “ben de öldürür ve diriltirim” şeklindeki tutumu yapay bir tanrı gibi davrandığını göstermektedir. O, bu davranışı politik bir söylem olarak tasarlamıştı. Onun politik açıdan tanrı gibi algılanması için bütün evreni öldürüp diriltme gücüne sahip olmasına gerek yoktu. Sadece kendi toplumunda istediğini öldürebilecek güce sahip olması bunun için yeterliydi. Gerçekten de Nemrut, kavmi içinde adeta bir tanrı gibi yüceltiliyordu. Tıpkı bunun gibi “Verilerin efendileri”nin de tanrı gibi algılanması için tüm evrenin bilgisini toplamalarına gerek yoktur. Sadece insanlara ait verilerin bir kısmını toplamaları bunun için yeterlidir. Bilhassa küresel salgınların konuşulduğu günümüzde bu “Yapay Tanrılar” hakkında fazlasıyla söz edilir olmuştur. Dahası toplumsal bilinçte, bunların “sahte tanrılığını” onaylar nitelikte bir yüceltme eğiliminin bulunduğu görülmektedir. Çalışmanın verileri literatür taramasıyla toplanmış ve betimleyici bir yaklaşımla analiz edilmiştir. İslam için kullanılan temel veriler Kur’an’ın ilgili ayetleridir. İslam’daki “gözetleyen Allah” inancıyla günümüz gözetim sistemleri arasındaki ilişkiyi ortaya çıkarmak için ayrıca karşılaştırma yöntemi kullanılmıştır.
ISSN:2757-8399