Yazma Eserlerden Kodikoloji’ye: Tahkike Giriş
Müslümanların yazıya olan ilgisi, Kur’an nüshalarının yazımına dayanır. Daha sonra hadislerin yazılması ve diplomatik yazışmalar, yazıya olan rağbeti arttırmıştır. Zamanla yazı ve yazı malzemelerine olan ilgi, bir sanat şekline de dönüşmüştür. Bunun nedeni, yazının İslam toplumlarında dini bir refer...
Main Author: | |
---|---|
Format: | Article |
Language: | English |
Published: |
Cumhuriyet University
2019-12-01
|
Series: | Cumhuriyet İlahiyat Dergisi |
Subjects: | |
Online Access: | https://dergipark.org.tr/tr/pub/cuid/issue/50631/604789?publisher=cumhuriyet |
Summary: | Müslümanların yazıya olan ilgisi, Kur’an
nüshalarının yazımına dayanır. Daha sonra hadislerin yazılması ve diplomatik
yazışmalar, yazıya olan rağbeti arttırmıştır. Zamanla yazı ve yazı
malzemelerine olan ilgi, bir sanat şekline de dönüşmüştür. Bunun nedeni,
yazının İslam toplumlarında dini bir referansa dayalı olmasıdır. Bundan dolayı
yazı ve yazı malzemeleri adlandırılırken, Kur’an’daki kelimeler kullanılmıştır.
Kalem, kitap, sayfalar/suhuf, satır, elvâh/taş tablet
bu kelimelerden bazılarıdır. Yazı, beraberinde bir dizi meslek erbabı da
oluşturmuştur. İslam toplumlarında yazı ile ilgilenen hattatlar ve kitap alım satımıyla uğraşan verrâklar bunlardan bazılarıdır. Matbaanın yaygınlaşmasına kadar
kitaplar, elle yazılarak çoğaltılmıştır/istinsâh. Günümüzde bu yazmalar, kütüphanelerde
ve dijital arşivlerde korunmaktadır. Yazmaların mürekkep, cilt ve kâğıt gibi
dış unsurlarını Kodikoloji incelemektedir. Ayrıca yazmalar tahkik edilerek gün
yüzüne çıkarılmaya çalışılmaktadır. Yazmaların tahkiki, sadece yazmadaki metni,
bilgisayara aktarmak değildir. Tahkik, bir eserin yazma nüshalarını
karşılaştırarak, yazarın kaleme aldığı metnin ilk şekline ulaşmaya çalışmaktır.
Bu yapılırken metnin kritiği de yapılarak eserin tarihi değeri ortaya
çıkarılır. Bu makalede İslam kültüründe yazmaların yeri ele alınmış, tahkikin
temel esasları, tahkiki oluşturan dirâse
ve nas bölümlerinin nasıl
oluşturulacağı örneklerle izah edilmiştir. Bu misaller, makale yazarının daha
önce gerçekleştirdiği tahkik çalışmalarından seçilmiştir. Bu çalışmayla,
oldukça geniş bir alan olan kodikolojiye ve tahkike giriş amaçlanmıştır. Bu
metin, kodikoloji ve tahkik alanlarına yönelmek isteyen araştırmacılara dönük
başlangıç/temel bilgileri arz etmeyi hedeflemektedir.
Özet: Klasik İslam yazı kültürünün kendine has bir usulü bulunmaktadır.
Asırlarca Müslümanlar, bu usule göre yazma eserleri kaleme almışlardır. Bu
usulün, bilginin kâğıda yazılmasından fasiküllerin birleştirilmesine ve
ciltlenmesine kadar uygulandığını söyleyebiliriz.
Bir yazma eserin ortaya çıkma serüveni, uzun bir
süreçtir. Çok sayıda insan, cümlenin kâğıda yazılmasından itibaren başlayan bu
sürece katkı sağlar. Bilgiyi üreten bilim adamı, kâğıdı üreten verrâk, yazıyı
kaleme alan hattât, sahaf, mücellid, mürekkebi hazırlayan usta, sayfayı ebrulayan
nakkâş, vakfeden zengin, koleksiyoncu, kütüphaneci bunlardan bir kısmıdır.
Günümüzde bu serüven, bazı insanların katılmasıyla devam etmektedir: Yazma
eseri tahkik ederek günümüze kazandıran muhakkik, eserin hasarlarını tamir
eden/termîm restoratör, dijital kopyasını çıkaran uzman, tıpkıbasımını
gerçekleştiren kurumlar.
Günümüzde yazmalar, önemli bir bilimsel veri kabul
edilmektedir ve içeriklerinin dışında pek çok bakımdan incelenmektedir. Buna
bağlı olarak yeni uzmanlık alanları oluşmaktadır. Üniversitelerde yazmaları
inceleyen enstitüler kurulmakta ve akademik dergiler çıkarılmaktadır. Tahkik,
yüksek lisans ve doktora tezlerinin ana konusunu oluşturmaktadır.
Batı ülkelerinde daha erken dönemlerde başlayan
tahkik çalışmalarının, kendi usulünü oluşturma konusunda hızlı yol aldığını
söyleyebiliriz. Ülkemizde her hangi bir yazma eserin tahkik edildiği,
İlahiyat’tan Edebiyat’a kadar pek çok akademik çalışma bulunmaktadır. Ancak
bunlar arasında usul birlikteliğinin tam olarak sağlandığı söylenemez. Ayrıca
tahkike yükledikleri anlam da farklılık göstermektedir. Bu çalışmalarda, doğru
nüshanın seçimi, yazmanın tüm nüshalarına ulaşma veya nüshaların öncelik sırası
gibi temel parametrelerin ne kadar uygulandığı sorgulanabilir. Çoğu zaman
danışmanın tahkik anlayışının çalışma üzerinde etkili olduğu gözlemlenir. Oysa
tahkik, başlı başına bir uzman desteği gerektirmektedir. Çalışmalardaki
farklılığın nedeni, tahkikin ülkemizde yeni zemin bulan bir alan olmasıyla da
bağlantılıdır. Bundan dolayı tahkik yöntemi ve kodikoloji alanında spesifik
çalışmalar, gelişim aşamasındadır. Öte yandan tahkikin herkesçe benimsenen
objektif bir usulünün oluşması için çeşitli yayınlar yapılmaktadır. İsam
tarafından tahkik araştırmalarının ortak bir dil ve usul çerçevesinde
yapılabilmesi için önemli çalışmalar yürütülmektedir. Bu makalenin ortaya
çıkmasına yol açan faktör, bu usulün gerçekleşmesine katkı sağlamaya çabasıdır.
Makalede, bir tahkik sırasında uyulması gereken esaslar ele alınmıştır. Ayrıca
konular, yazmalardan seçilen örneklerle uygulamalı olarak anlatılmıştır. Bu
örnekler, yazarın daha önce yapmış olduğu ve yayınladığı tahkiklerden
seçilmiştir. Makale, tahkike başlayacak araştırmacılar için “Tahkik’e Giriş”
olarak da değerlendirilebilir. Bu yönüyle tahkik çalışmalarına metodolojik bir
katkı sağlamayı amaçlamaktadır.
Yazma eseri, bütün haline getiren birçok parça
bulunur. Sayfadaki yazılı metinden daha fazlasını kastediyoruz. Bunlar,
yazmanın iç unsurları ve dış unsurları olarak ayrılabilir. Bunların tamamı,
eserin tahkik edilerek gün yüzüne çıkarılmasında ve metnin yorumlanmasında
farklı düzeyde katkıları olan parçalardır:
Yazmanın bazı dış unsurları şunlardır: Mürekkebin
üretimi ve rengi, hokka, kâğıdın üretimi, sayfaların rakamlanması, sayfanın
çerçevelenmesi, sayfa yazı şablonu/mistara, fasiküllerin
birleştirilmesi, sayfanın tezhibi, ciltleme, süsleme, yazmanın serlevhası,
mahfaza ve cirâb, mushaf kutusu, kitabı koruyan lisan, taş ya da tahta levha,
yazmanın tarihi.
Yazmanın iç unsurları şunlardır: Yazmanın metni/nas,
yazmanın hattı, konusu, orjinalliği, tarihi değeri ve önemi, müellife aidiyeti,
edebi özellikleri, nüshalarının sayısı ve nüshalarının farklılıkları,
müstensihi, tahrife uğrayıp uğramadığı, yazarın yararlandığı ya da atıfta
bulunduğu kaynaklar, kısaltmalar, minhuvât kayıtları, hardü’l-metin, üzerine
yazılan şerh ve haşiyeler, temlik kayıtları, mühürler, kelimelerin ya da
harflerin yer değiştirmesi, vakıf kayıtları, tashihler ve düzeltmeler, mukabele
kayıtları.
Yazmanın iç unsurları, tahkikin işiyken, metnin dış
unsurları kodikolojinin alanına girmektedir. Tahkik ve kodikoloji, günümüzde
ayrı bilimler olarak değerlendirilse de bir birlerinden yararlanabilecekleri
noktalar bulunmaktadır. Mesela bir yazma eserin mürekkep tonu ya da ciltlenme
şekli, o eserin yazıldığı tarih aralığının belirlenmesine yardımcı olabilir.
Yazmanın yararlandığı kaynak eserler, kaybolmuş başka bir yazma eserin adı ya
da konusu hakkında bize fikir verebilir. Yazmanın edebi özellikleri, yazarının
dil ve edebiyattaki başarısını yansıtabilir. Öyleyse şunu söyleyebiliriz: Yazma
üzerine çalışmak, pek çok bilgiyi aynı anda değerlendirmeyi gerektirir. Bu
durum bir arkeoloğun bir ok başını özenle incelemesinden farksızdır.
Dolayısıyla Tarih’in Arkeoloji ile ilişkisi neyse İslam ilimlerinin de tahkik
ile ilişkisi aynıdır. Hem başlı başına yöntemleri olan ayrı iki bilimdirler hem
de bir birinden ayrılamaz müşterek iki ilimdirler. Dolayısıyla kodikolojiyi ya
da diğer bilimleri yok sayarak yazma bir eseri bilgisayarda yeniden yazmak, onu
tahkik etmek demek değildir. Buna göre tahkiki şöyle tanımlayabiliriz: “Tahkîk,
İslam medeniyetine ait her hangi bir yazma eseri, ulaşılabilen tüm nüshalarını
karşılaştırarak/muḳābele müellifin
kaleminden çıkan metne en yakın bir şekilde tek bir metin ortaya koyma ve bu
ana metnin dayandığı kaynakları, ayet, hadis ve şiir gibi alıntılarını/iktibas
tespit ederek günümüze kazandırma eylemidir.”
Tahkik çalışması için seçilecek metinlerden, bilime
katkı sağlayacak olanlara öncelik verilmesi gerekir. Tahkike başlamadan önce
yazma eserin hangi müellife ait olduğu kesin bir şekilde belirlenmelidir.
Elbette sayfanın üzerinde bir kişinin isminin bulunmuş olması, bunun için
yeterli değildir. Bir yazmanın tüm nüshaları tespit edilmelidir. Bunlar
arasında yazarın bizzat kaleminden çıkan ya da müsvedde olarak hazırladığı
metin esas alınmalıdır. Diğer nüshalar ise bununla karşılaştırılmalıdır.
Müellif nüshası bulunmadığı durumlarda yeni kriterler aranır. Mesela yazarın en
yakın öğrencisinin kaleme aldığı ya da kaleme alınış tarihi en yakın olan nüsha,
tarihsiz nüshalardan önceliklidir. Tüm nüshalar karşılaştırıldıktan sonra
farklılıklar dipnotta gösterilir.
Tahkik, Dirâse ve Nas başlıklı iki bölümden oluşur:
Dirase bölümünde şunlar yer alır: Müellifin ismi,
soyu, doğum yeri ve tarihi, ilmi hayatı ve öğrencileri, eserleri, eserin
müellife ait olduğunun belgelenmesi, eserin bilim tarihindeki yeri, hakkında
yapılan çalışmalar, kaynakları, edebi özellikleri, metinde yer alan terimler,
nüshaların sayısı ve özellikleri, araştırmada ana metin olarak belirlenen nüshanın
özelliği, tahkik boyunca uyulan kurallar ve esaslar, kullanılan nüshaların ilk
ve son sayfasının dijital görüntüleri.
Dirâse bölümü, çalışmanın güvenilirliğini ortaya
koyan kısımdır. Yazmanın tüm dış unsurları burada tanıtılır. Nassın önemi,
dirâse kısmı ile teyit edilir. Bundan dolayı dirâsenin son şekli, nassın tam
olarak okunup anlaşılmasıyla şekillendirilmelidir.
Nas bölümünde, yazarın kaleminden çıkan ilk metne
ulaşılmaya çalışılır/stemmatik. Bu kısımda ahlak ve objektiflik
prensiplerine uyulur. Metin korunur; ekleme ya da çıkarmalar yapılmaz. Yazmada
atıf yapılmış kaynaklar bulunur. Ayetler ve hadisler, kaynaklarıyla yazılır.
Şiirler, divanlardan bulunur. Noktalama işaretleri ve paragraf sistemiyle metin
okunaklı hale getirilir. Özel isimler, ölüm tarihleri birlikte yazılır.
Yazmadaki sayfa numaraları, köşeli parantez içerisinde gösterilir. Ana metne
müdahale edilmeden, bazı basit gramer hataları düzeltilir. Çoğu zaman bunun
nedeni, erkek ya da bayanlar için kullanılan harflerdir. Çalışmanın sonuna,
tahkik boyunca yararlanılan tüm kaynakların yer aldığı bibliyografya eklenir.
Bilimsel çalışmalarda Müslümanlara ait yazmaların ve
kodikolojinin ilgi uyandırmaya devam edeceğini söyleyebiliriz. Osmanlı dönemine
ait pek çok yazmanın halen çalışılmayı beklediğini göz önüne aldığımızda
önümüzdeki dönemlerde tahkik çalışmalarıyla yoğun bir şekilde karşılaşabiliriz.
Bundan dolayı yazmaların kendisiyle ve tahkikin metoduyla ilgili sipesifik
çalışmaların araştırmacılara yol göstereceği anlaşılmaktadır. |
---|---|
ISSN: | 2528-9861 2528-987X |