Husserl’in Fenomenolojisinde Sembolik Etkileşimciliğin Kökenleri ve Din

İnsanlık tarihinin başlangıcından bu yana bireyler sürekli olarak yaşadığı dünyayı sorgulama ve anlamlandırma çabası içerisinde bulunmuşlardır. Toplumların ve bireylerin farklı anlam dünyalarının bulunması, bir nesneyi anlamlandırıp kavrarken bu nesnenin farklı biçimlerde tanımlanmasına da yol açmış...

Full description

Bibliographic Details
Main Authors: Ahmet Özalp, Recep Ergen
Format: Article
Language:deu
Published: Mustafa Süleyman ÖZCAN 2017-03-01
Series:İtobiad
Subjects:
Online Access:https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/317043
Description
Summary:İnsanlık tarihinin başlangıcından bu yana bireyler sürekli olarak yaşadığı dünyayı sorgulama ve anlamlandırma çabası içerisinde bulunmuşlardır. Toplumların ve bireylerin farklı anlam dünyalarının bulunması, bir nesneyi anlamlandırıp kavrarken bu nesnenin farklı biçimlerde tanımlanmasına da yol açmıştır. Fenomenoloji, tamda bu noktada ki özne-birey ve farklı anlam dünyaları üzerine gelişmiş bir felsefi düşünüş biçimi olarak ön plana çıkmıştır. Varoluşsalcı bir düşünüşle, varlıkların özlerinin aynı şekilde algılanmayıp, bilgi evrenlerine göre değiştiği düşüncesi savını ortaya koymuştur. Alfred Schutz, Weber’in anlamacı sosyolojisinden etkilenip, bunu Husserl’in fenomenolojik düşünme yöntemiyle harmanlayarak, sosyal bilimlerde insanların gündelik hayatını anlamlandırmada hangi yolları izlediğini araştırmada kullanılabilecek sosyolojik bir yöntem olarak fenomenolojiyi sosyolojik alana ve dolayısı ile de din araştırmalarına açmıştır. Bu çalışmanın amacını, Husserl’in fenomenolojisinden Schutz’a kadar geçen düşünce sürecinde ilk olarak Husserl’in fenomenolojisine vurgu yapılması, sonrasında ise bu sürecin hem sembolik etkileşimciliğe hem de din sosyolojisine yöntem kapsamında eleştirel katkısının incelenmesi oluşturmaktadır.
ISSN:2147-1185