Osmanlı Taşrasında Yetim Olmak: Nevşehir Örneği (1874-1926)

Kâinatı yaratan ve idare eden Yüce Allah, yeryüzünün düzen ve dirliğini korumak, kollamak ve muhafaza etmek için “sünnetullah” doktrinin gereği insanoğlunu; Âdem ve Havvâ’dan yaratmıştır. Bu yaratılışın başlangıcı olduğu gibi sonu da vardır, bu da namütenahi olmayan ecel, yani ölümdür. Ebedi ve ezel...

Full description

Bibliographic Details
Main Authors: Murat Öntuğ, Serkan Erdoğan
Format: Article
Language:English
Published: Sirnak University 2023-06-01
Series:Şırnak Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi
Subjects:
Online Access:https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/2980661
_version_ 1827631852383371264
author Murat Öntuğ
Serkan Erdoğan
author_facet Murat Öntuğ
Serkan Erdoğan
author_sort Murat Öntuğ
collection DOAJ
description Kâinatı yaratan ve idare eden Yüce Allah, yeryüzünün düzen ve dirliğini korumak, kollamak ve muhafaza etmek için “sünnetullah” doktrinin gereği insanoğlunu; Âdem ve Havvâ’dan yaratmıştır. Bu yaratılışın başlangıcı olduğu gibi sonu da vardır, bu da namütenahi olmayan ecel, yani ölümdür. Ebedi ve ezeli olmayan ölümün ise ne zaman, nerede ve nasıl olacağını başta Peygamberler olmak üzere Allah’tan başka kimse bilemez ve bilemeyecektir. Ölümlerden geriye, hayata tutunmak için baba ve ana desteğini kaybeden yetim ve öksüzler kalmaktadır. İslâm dinînin yüce öğütleri, bu husus üzerinde durmakta, hayatın her alanında sosyal dayanışma ve yardımlaşma üzerine sıklıkla vurgu yapmakta ve buna özen göstermektedir. Kur’ān ve Sünnet ile yetimin yaşam alanı içerisinde sahip olduğu veya olmadığı haklarının korunması ve kollanmasını titizlikle konu edinmiş, faziletli ve erdemli bir yaşam sürmesi için birtakım şartlar ve esaslar çıkarılmıştır. Böylelikle yetimin korunması, barınması, kefâleti ve malının ihsan üzere değerlendirilmesi hedeflenmiştir. Kur’an'da on iki sûrede, toplam yirmi üç yerde yetimin hakkının gasp edilmemesi ve ona zulmedilmemesi gerektiği belirtilmiştir. Dünyaya kimsesiz olarak gelen İslâm Peygamberi, yetim hak ve hukukunun muhafaza edilmesi hususunda insanlığın fıtratında var olan insani duygulara seslenerek önleyici, rağbet edici emir ve yasaklar getirmiştir. Bu yasak ve teşvikler Osmanlı’da devam etmiş ve yetimler, reşit olana kadar vasî gözetimi ve hayırseverlerin ve devlet kurumlarının desteği ile maddî-manevî korunmuştur. Nitekim Osmanlı toplumunda birçok vakıf, yetimhâne ve bilumûm kurumlar yetimlere dönük çok çeşitli hizmetler sunmuş; hatta zaman içerisinde yetim çocukların sayılarının artması ile onlara yönelik müstakil müesseseler tesis edilmiştir. İşbu müesseseler yetim çocukların sağlıklı bir şekilde yetiştirilmesi, topluma faydalı birer fert haline getirilmesi ve ihtiyaçlarının karşılanması adına önemli bir görev üstlenmiştir. Osmanlı tarihinde genel olarak “Eytâm Sandıkları” olarak adlandırılan bu kurumlar yetimlerin haklarını da korumuş ve modern manada bir “fon” gibi hareket ederek onların atalarından kalan menkul ve gayrimenkul emtialarını muhafaza etmiştir. Buna kanıt olarak da bu ayet gösterilmiştir: “Evlilik çağına gelinceye kadar yetimleri (gözetip) deneyin, eğer onlarda akılca bir olgunlaşma görürseniz hemen mallarını kendilerine verin”. Ayette söz konusu "evlilik çağı" lafzından ergenlik çağının gerekliği açıkça görülmüş ve yetimin mental ve fiziksel olarak rüştünü ispat etmesi istenmiştir. Her ne kadar İslâmî bir bağlamla ilişkilendirilmiş ve şeriatla doğrudan bir bağları haizmiş gibi gözükse de işbu kurumlar yalnızca Müslüman yetimler ile ilgilenmemiş; aynı zamanda, “Allah’ın Müslüman Devletlere Emaneti” olarak kabul edilen, semavi dinlere mensup yetimler de bu kurumlardan fazlasıyla istifade etmiştir. Bu bağlamda, işbu çalışmanın konusunu oluşturan Nevşehir Kazâsı da sahip olduğu bu özellik hasebiyle seçilmiş; bölgede bulunan Hristiyan yetim sayısının fazlalığı mezkûr müessesenin kapsamını daha iyi anlamak adına farklı bir perspektif sunmuştur. Ezcümle, Osmanlı yetimlerini esas alan bu çalışmada, Nevşehir Kazâsına ait, 1874-1926 yıllarını kapsayan mahkeme kayıtları ve vilâyet salnâmeleri incelenerek Eytâm Sandığı kurumunun yetimler üzerindeki etkisi ve onların haklarının korunmasındaki rolü hem bölgesel olarak hem de Çanakkale ve Eskişehir-Sivrihisar gibi taşra bölgeleriyle karşılaştırılarak umûmî manada irdelenmeye çalışılmıştır.
first_indexed 2024-03-09T14:27:49Z
format Article
id doaj.art-7e47f2b876884611badb8c46bd93bb68
institution Directory Open Access Journal
issn 2146-4901
2667-6575
language English
last_indexed 2024-03-09T14:27:49Z
publishDate 2023-06-01
publisher Sirnak University
record_format Article
series Şırnak Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi
spelling doaj.art-7e47f2b876884611badb8c46bd93bb682023-11-28T05:01:59ZengSirnak UniversityŞırnak Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi2146-49012667-65752023-06-013036038410.35415/sirnakifd.12580101747Osmanlı Taşrasında Yetim Olmak: Nevşehir Örneği (1874-1926)Murat Öntuğ0Serkan Erdoğan1UŞAK ÜNİVERSİTESİUŞAK ÜNİVERSİTESİKâinatı yaratan ve idare eden Yüce Allah, yeryüzünün düzen ve dirliğini korumak, kollamak ve muhafaza etmek için “sünnetullah” doktrinin gereği insanoğlunu; Âdem ve Havvâ’dan yaratmıştır. Bu yaratılışın başlangıcı olduğu gibi sonu da vardır, bu da namütenahi olmayan ecel, yani ölümdür. Ebedi ve ezeli olmayan ölümün ise ne zaman, nerede ve nasıl olacağını başta Peygamberler olmak üzere Allah’tan başka kimse bilemez ve bilemeyecektir. Ölümlerden geriye, hayata tutunmak için baba ve ana desteğini kaybeden yetim ve öksüzler kalmaktadır. İslâm dinînin yüce öğütleri, bu husus üzerinde durmakta, hayatın her alanında sosyal dayanışma ve yardımlaşma üzerine sıklıkla vurgu yapmakta ve buna özen göstermektedir. Kur’ān ve Sünnet ile yetimin yaşam alanı içerisinde sahip olduğu veya olmadığı haklarının korunması ve kollanmasını titizlikle konu edinmiş, faziletli ve erdemli bir yaşam sürmesi için birtakım şartlar ve esaslar çıkarılmıştır. Böylelikle yetimin korunması, barınması, kefâleti ve malının ihsan üzere değerlendirilmesi hedeflenmiştir. Kur’an'da on iki sûrede, toplam yirmi üç yerde yetimin hakkının gasp edilmemesi ve ona zulmedilmemesi gerektiği belirtilmiştir. Dünyaya kimsesiz olarak gelen İslâm Peygamberi, yetim hak ve hukukunun muhafaza edilmesi hususunda insanlığın fıtratında var olan insani duygulara seslenerek önleyici, rağbet edici emir ve yasaklar getirmiştir. Bu yasak ve teşvikler Osmanlı’da devam etmiş ve yetimler, reşit olana kadar vasî gözetimi ve hayırseverlerin ve devlet kurumlarının desteği ile maddî-manevî korunmuştur. Nitekim Osmanlı toplumunda birçok vakıf, yetimhâne ve bilumûm kurumlar yetimlere dönük çok çeşitli hizmetler sunmuş; hatta zaman içerisinde yetim çocukların sayılarının artması ile onlara yönelik müstakil müesseseler tesis edilmiştir. İşbu müesseseler yetim çocukların sağlıklı bir şekilde yetiştirilmesi, topluma faydalı birer fert haline getirilmesi ve ihtiyaçlarının karşılanması adına önemli bir görev üstlenmiştir. Osmanlı tarihinde genel olarak “Eytâm Sandıkları” olarak adlandırılan bu kurumlar yetimlerin haklarını da korumuş ve modern manada bir “fon” gibi hareket ederek onların atalarından kalan menkul ve gayrimenkul emtialarını muhafaza etmiştir. Buna kanıt olarak da bu ayet gösterilmiştir: “Evlilik çağına gelinceye kadar yetimleri (gözetip) deneyin, eğer onlarda akılca bir olgunlaşma görürseniz hemen mallarını kendilerine verin”. Ayette söz konusu "evlilik çağı" lafzından ergenlik çağının gerekliği açıkça görülmüş ve yetimin mental ve fiziksel olarak rüştünü ispat etmesi istenmiştir. Her ne kadar İslâmî bir bağlamla ilişkilendirilmiş ve şeriatla doğrudan bir bağları haizmiş gibi gözükse de işbu kurumlar yalnızca Müslüman yetimler ile ilgilenmemiş; aynı zamanda, “Allah’ın Müslüman Devletlere Emaneti” olarak kabul edilen, semavi dinlere mensup yetimler de bu kurumlardan fazlasıyla istifade etmiştir. Bu bağlamda, işbu çalışmanın konusunu oluşturan Nevşehir Kazâsı da sahip olduğu bu özellik hasebiyle seçilmiş; bölgede bulunan Hristiyan yetim sayısının fazlalığı mezkûr müessesenin kapsamını daha iyi anlamak adına farklı bir perspektif sunmuştur. Ezcümle, Osmanlı yetimlerini esas alan bu çalışmada, Nevşehir Kazâsına ait, 1874-1926 yıllarını kapsayan mahkeme kayıtları ve vilâyet salnâmeleri incelenerek Eytâm Sandığı kurumunun yetimler üzerindeki etkisi ve onların haklarının korunmasındaki rolü hem bölgesel olarak hem de Çanakkale ve Eskişehir-Sivrihisar gibi taşra bölgeleriyle karşılaştırılarak umûmî manada irdelenmeye çalışılmıştır.https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/2980661ottoman institutionsthe qur’ānorphanthe ottoman empireorphan fundnevşehir.osmanlı müesseselerikur’anyetimosmanlıeytâm sandığınevşehir.
spellingShingle Murat Öntuğ
Serkan Erdoğan
Osmanlı Taşrasında Yetim Olmak: Nevşehir Örneği (1874-1926)
Şırnak Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi
ottoman institutions
the qur’ān
orphan
the ottoman empire
orphan fund
nevşehir.
osmanlı müesseseleri
kur’an
yetim
osmanlı
eytâm sandığı
nevşehir.
title Osmanlı Taşrasında Yetim Olmak: Nevşehir Örneği (1874-1926)
title_full Osmanlı Taşrasında Yetim Olmak: Nevşehir Örneği (1874-1926)
title_fullStr Osmanlı Taşrasında Yetim Olmak: Nevşehir Örneği (1874-1926)
title_full_unstemmed Osmanlı Taşrasında Yetim Olmak: Nevşehir Örneği (1874-1926)
title_short Osmanlı Taşrasında Yetim Olmak: Nevşehir Örneği (1874-1926)
title_sort osmanli tasrasinda yetim olmak nevsehir ornegi 1874 1926
topic ottoman institutions
the qur’ān
orphan
the ottoman empire
orphan fund
nevşehir.
osmanlı müesseseleri
kur’an
yetim
osmanlı
eytâm sandığı
nevşehir.
url https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/2980661
work_keys_str_mv AT muratontug osmanlıtasrasındayetimolmaknevsehirornegi18741926
AT serkanerdogan osmanlıtasrasındayetimolmaknevsehirornegi18741926