Denial of Paternity with DNA Fingerprint Test in Islamic Family Law
İslâm Aile Hukukunda DNA Parmak İzi Testi İle Nesebin Reddi. Öz: Klasik İslâm hukuku doktrininde koca, evlilik içerisinde doğan çocuğun nesebini iki şekilde reddetme (redd-i neseb davası açma) hakkına sahiptir. Birincisi, kocanın karısını zina ile suçlayarak mahkemede redd-i nesep davası açmasıdır....
Main Author: | |
---|---|
Format: | Article |
Language: | English |
Published: |
Cumhuriyet University
2017-12-01
|
Series: | Cumhuriyet İlahiyat Dergisi |
Subjects: | |
Online Access: | https://dergipark.org.tr/tr/pub/cuid/issue/29944/356846?publisher=cumhuriyet |
Summary: | İslâm
Aile Hukukunda DNA Parmak İzi Testi İle Nesebin Reddi. Öz:
Klasik İslâm hukuku doktrininde koca, evlilik içerisinde doğan çocuğun nesebini
iki şekilde reddetme (redd-i neseb davası açma) hakkına sahiptir. Birincisi,
kocanın karısını zina ile suçlayarak
mahkemede redd-i nesep davası açmasıdır. Bu şekilde açılan davada, karı-koca
mahkemede usulünce yeminleşir (liân/mülâane) ve mahkeme sonucunda çocuğun
nesebi kocadan düşer. İkincisi ise evlilik sürecinde çocuğun kocadan olmasını
aklen ve ilmen/tıbben imkânsız kılan bazı özel
durumların bulunmasıdır. Böyle bir durumda koca, liân/mülâane uygulamasına
gerek olmaksızın redd-i nesep davası açma hakkına sahiptir. Günümüzde ise bilim
ve teknolojinin gelişmesine paralele olarak nesebin sübut ve nefyi/reddi ile ilgili hukuk davalarında
DNA fingerprint testi de bir ispat vasıtası olarak kullanılmaktadır. Çağdaş
İslâm hukuku araştırmacıları da DNA fingerprint testi ile nesebin sübûtu ve
reddi konusu üzerinde durmuşlardır. Bu çalışmada sadece, “İslâm Aile Hukukunda DNA Parmak İzi Testi İle
Nesebin (Soybağının) Reddi” konusu üzerinde durulacaktır.Özet: İslâm hukukunda, nesebin gerçeğe uygun
bir şekilde sübutuna büyük önem verilmiş ve evlilik içerisinde doğan çocuğun
başkasından olduğunun kesin olarak bilinmesi halinde
kocaya bu çocuğun nesebini reddetme (redd-i nesep davası
açma) hakkı verilmiştir. Klasik
İslâm hukuku doktrininde evlilik içerisinde doğan
çocuğun nesebini reddetmenin iki yolu vardır. Birincisi, liân/mülâane olarak
isimlendirilen yöntemdir. Terim olarak liân/mülâane, kocanın karısını zina ile suçlaması (kazif) sonucu açtığı
redd-i nesep davası üzerine karı-kocanın mahkemede özel olarak yeminleşmeleri
anlamına gelmektedir. İkincisi ise çocuğun nesebinin kocaya ilhakını/nisbetini
imkânsız kılan; “kadının nikâhtan önce başkasından
hamile kaldığının kesin olarak bilinmesi veya nikâh akdinin üzerinden altı ay
geçmeden doğumun olması”, “kocanın biyolojik ve fizyolojik kusurlarından dolayı
çocuk sahibi olamayacağının anlaşılması” ve “karı-koca arasında cinsel ilişkinin imkânsız olması” gibi
durumlarda söz konusu olmaktadır. Bu gibi durumlarda koca liân uygulamasına
gerek olmaksızın redd-i nesep davası açma hakkına sahiptir.
Günümüzde ise bilim ve teknolojinin gelişmesi ile nesebin sübût ve nefyi/reddi ile ilgili hukuk davalarında
DNA parmak izi testi de bir ispat vasıtası olarak kullanılmaktadır.
DNA
parmak izi, ana-babadan kalıtım (genetik) yoluyla
çocuğa aktarılan, her ferdin özel olarak biyolojik kimliğine delalet eden ve
belirli bilimsel kurallar çerçevesinde
bilinmesi mümkün olan genetik iz/özellik/şifre olarak tanımlanmaktadır.
Her
insanın fizyolojik yapısında (fenotip) benzerlikler
olduğu gibi farklılıklar da vardır. Yine aynı şekilde her insanın biyolojik ve
genetik yapısı (genotip) büyük oranda birbirine benzemekle
birlikte aralarında bazı farklılıklar da
bulunmaktadır. Nitekim bugün fizyolojik olarak birbirine çok benzer görünen
insanların, “parmak izi, ses izi, koku izi ve DNA parmak izi” gibi biyolojik ve
genetik özellikler açısından diğer
insanlardan farklı olduğu bilimsel olarak ispatlanmıştır.
Diğer taraftan nesebin sübûtu veya nefyi/reddi, verâset (miras), velâyet,
nikâh (evlenme yasağı), hıdâne (himaye ve terbiye hakkı), nafaka hakkı, âkile,
şahitlik vs. gibi birçok fıkhî/hukuki meseleyi yakından ilgilendirmektedir.
Bundan
dolayıdır ki İslâm hukukunda, evlilik içerisinde doğan
çocuğun zina mahsulü olduğu veya evlilik öncesine ait olduğu yönünde kesin bir
bilgi, delil veya kuvvetli bir ihtimalin olması halinde, liân yoluyla veya liân
uygulamasına başvurmadan kocaya bu çocuğun nesebini reddetme hakkı verilmiştir.
Konuyla
ilgili naslardan (Nur 24/6-9) anlaşıldığı üzere liân
uygulaması, karısına zina suçu isnat edip de bunu beyyine (dört şahit) ile
ispat edemeyen koca için meşru kılınmıştır. Dolayısıyla koca, karısına zina isnadında bulunur ve bunu dört şahit ile
ispat ederse veya kadın zina yaptığını ikrar/itiraf ederse liân uygulamasına
gerek kalmaz ve kadına zina haddi uygulanır. Çünkü kadının zina suçu, şahitler
ile sabit olmuştur ve liân uygulamasına gerek kalmamıştır.
Şu
halde, zina suçunun ispatında olduğu gibi, nesebin reddi konusunda da,
karısının gebeliğinin veya evlilik içerisinde doğan çocuğun kendisinden
olmadığını iddia eden ve bunu DNA parmak izi testi ile ispat eden koca için
liân uygulamasına gerek olmadan çocuğun
nesebini reddetme hakkı olmalıdır. Buna göre DNA parmak izi testi sonucunda
çocuğun kocadan olduğu anlaşılır ise karısını zina ile suçladığı (kazif) ve
bunu ispat edemediği için kocaya kazif cezası uygulanır. Ancak DNA parmak izi
testi sonucunda çocuğun
başkasından olduğu anlaşılırsa çocuğun nesebi kocaya ilhak edilemez ve
hamileliğin ikrah (tecavüz) yoluyla veya şüpheli cinsel ilişki sonucu olma
ihtimalinden dolayı kadına da zina cezası (haddi) uygulanmaz.
Diğer taraftan, nesebin reddi ile ilgili
liân uygulaması istisnaî bir kuraldır. Asıl olan ise
çocuğun zina mahsülü, yani zina sonucunda olduğunun beyyine (dört şahit) ile
ispat edilmesidir. Dolayısıyla liân, dini açıdan ibadet bilinci ile yapılması
gereken ve terk edildiğinde kişinin günahkâr
olacağı bir uygulama değildir. Buna göre DNA parmak izi
testini delil olarak kabul etmek, liân uygulamasını nesh/iptal etmek değil,
aksine liân uygulamasına gerek kalmadığı için onu terk etmektir. Dolayısıyla
DNA parmak izi testine başvurma imkânının olmadığı yerlerde, liân/mülâne uygulaması yine yürürlükte kalmaya devam
edecektir. Sonuç olarak; “İslâm Aile Hukukunda DNA Parmak İzi Testi İle Nesebin
(Soybağının) Reddi” konusunda şunları söylemek mümkündür.
İslâm’ın
temel kaynakları Kur’ân ve sünnette, ilim öğrenilmesi ve gereği ile amel edilmesi teşvik edilmekte ve
istenilmektedir. Dolayısıyla, nesebin sübutunda olduğu gibi nefyi/reddi
konusunda da, bilimsel bir ispat vasıtası olan DNA Parmak izi testi kullanımına
İslâm hukuku açısından bir itirazın olmaması gerekir.
Nitekim
Şafiî fakîh el-Mâverdî’nin (ö. 450/1058) nesebin
nefyi/reddi konusunda; “İlmi gerçekler çocuğun kocadan olmadığını gösteriyorsa
liân uygulamasına gerek olmadan çocuğun nesebi reddedilir” (Mâverdî,
el-Hâvi’l-kebîr, 11: 159) şeklinde ifade ettiği genel kaide de, İslâm hukukunda redd-i nesep davası açma konusunda DNA
parmak izi gibi modern/bilimsel ispat vasıtalarına itibar edileceğini
göstermektedir.
Dolayısıyla; “Onları (evlatlıklarınızı gerçek) babalarına nispet ederek
çağırın. Bu, Allah katında
daha (doğru ve) adaletlidir” (Ahzab, 33/5) ayetin hükmü gereğince, nesebin
gerçeğe uygun bir şekilde tespit edilmesini sağlamak amacıyla kocanın, -liân
uygulamasına gerek olmaksızın- DNA parmak izi testi ile kendisinden olmadığı
kanıtlanan bir çocuğun
nesebini reddetme (redd-i neseb davası açma) hakkı olmalıdır. |
---|---|
ISSN: | 2528-9861 2528-987X |