Bölgesel Dönüşüm Süreci ve Körfez Güvenliği

Körfez ülkeleri son dönemde Ortadoğu’daki gelişmelerin bir sonucu olarak ulusal güvenliklerine dair ciddi tehditler algılamaktadırlar. Bu güvenlik endişeleri (ayaklanmalar, İran nükleer anlaşması ve bölgedeki vekalet savaşları) Körfez ülkelerini yeni güvenlik politikası arayışına yöneltmektedir. Bu...

Full description

Bibliographic Details
Main Author: Abdullah Erboğa
Format: Article
Language:English
Published: Sakarya University 2016-10-01
Series:Türkiye Ortadoğu Çalışmaları Dergisi
Subjects:
Online Access:http://dergipark.gov.tr/tocd/issue/24014/180932?publisher=sakarya
Description
Summary:Körfez ülkeleri son dönemde Ortadoğu’daki gelişmelerin bir sonucu olarak ulusal güvenliklerine dair ciddi tehditler algılamaktadırlar. Bu güvenlik endişeleri (ayaklanmalar, İran nükleer anlaşması ve bölgedeki vekalet savaşları) Körfez ülkelerini yeni güvenlik politikası arayışına yöneltmektedir. Bu çerçevede ABD’ye dayalı tek boyutlu güvenlik politikalarını terk etme eğilimine girildiği görülmektedir. Bu yeni politikayı “savunmacı aktivizm” olarak isimlendirmek mümkündür. Savunmacı aktivizm politikalarının sonucu olarak Körfez ülkeleri öncelikle Arap Baharı’nda –İhvan özelinde– sorunun kaynağı olarak görülen aktörlerin sistem dışına itilerek tasfiye edilmesine yöneldi.İkinci olarak, İran nükleer anlaşması sonrasında bölgesel ve küresel denklemi de göz önüne alarak silahlanma artışını önceledi. Üçüncü olarak ise, ABD ile yıl içerisinde gerginlikler yaşayan Körfez ülkeleri hem silahlanmada çeşitlilik hem de güvenlik merkezli yeni ortak arayışlarına yöneldi. Körfez ülkelerinin en hassas oldukları İran tehdidine yönelik bölgede üretmeye çalıştıkları cevaplar bir yandan refleksif güç kullanımının öne çıkmasına diğer yandan Yemen örneğinde görüldüğü üzere stratejik plan yetersizliğinin tezahürü olarak oldukça büyük bir maliyetin ortaya çıkmasına neden olmaktadır. Dolayısıyla bölgesel düzenin yeniden şekillendiği Arap Baharı sonrası süreçte Körfez güvenlik mimarisine, bölge ülkelerinin yeni oluşan tehdit algılarına ve bu tehdit algılarının yol açacağı muhtemel tepkilere yakından bakılması büyük önem arz etmektedir
ISSN:2147-7523
2630-5631