Summary: | Deizm ve sekülerizmde aklın vahiy ve peygamberin yerine ikame edilmesi, ilahi dinlerin ve dolayısıyla İslam’ın vahiy ve nübüvvet müessesesi için bir tehdit, Müslüman kimliğini itibarsızlaştırmaya yönelik bir tehlikedir. Akla yüklenen bu misyon aynı zamanda ilahi dinlere ve İslam’a bir meydan okumadır. Dini konularda aklın yegâne kaynak kabul edilmesi dinin vahiy ve nübüvvetten arındırılması ve insana sınırsız, sorumsuz bir alan açılmasını sağlamaya yöneliktir. Bu çaba insanın dinin kural ve kaidelerinden bağımsız bir varlık haline getirilmesidir. Vahyin bildirimlerini bertaraf edip dini alanda da aklı egemen kılmaktır. Dini, ilahi din olmaktan çıkarıp, beşeri bir felsefe haline getirmektir. Dinin bireysel ve sosyal hayattaki yoğunluğunun azalması ve dünya merkezli düşünme ve yaşamayı ifade eden sekülerleşme, deistik bir inanca sahip olmanın, diğer taraftan Batılılaşmanın veya modernleşmenin doğal sonucu olarak ortaya çıkmaktadır. Sekülerleşme, sosyolojik veya psikolojik bir anlamı içermekte ve bu kavramla kişilerin toplumsal hayatlarında veya ferdi düşünce ve duygularında dinin etkin olma özelliğini kaybetmesi kastedilmektedir. Bu durumda itikadi alanda deizm, pratik hayatta sekülerizm Müslüman kimliği üzerinde olumsuz etki bırakan ve İslami yaşam biçimini tehdit eden önemli iki unsur olarak karşımızda durmaktadır.
|