Kişilik Bozukluklarında Tanı Güvenirliği ve Cezai Sorumluluk

Devlet gücünün en çarpıcı yönü olan “cezalandırma hakkı” ve bu doğrultudaki “ceza” kavramıdır. Cezada ölçü, suçlunun kasıt ve kusur derecesi ile işlenen suçun ağırlığıdır. Psikiyatrinin ceza hukukuna yardımcı olduğu nokta ise suçun manevi öğesinin gerçekleşip gerçekleşmediğidir. “Cezai Sorumluluk” k...

Full description

Bibliographic Details
Main Author: Derya Deniz
Format: Article
Language:English
Published: Adli Tıp Uzmanları Derneği 2017-08-01
Series:Adli Tıp Bülteni
Subjects:
Online Access:http://www.adlitipbulteni.com/index.php/atb/article/view/1074
_version_ 1797906035882590208
author Derya Deniz
author_facet Derya Deniz
author_sort Derya Deniz
collection DOAJ
description Devlet gücünün en çarpıcı yönü olan “cezalandırma hakkı” ve bu doğrultudaki “ceza” kavramıdır. Cezada ölçü, suçlunun kasıt ve kusur derecesi ile işlenen suçun ağırlığıdır. Psikiyatrinin ceza hukukuna yardımcı olduğu nokta ise suçun manevi öğesinin gerçekleşip gerçekleşmediğidir. “Cezai Sorumluluk” kavramı bir ruh sağlığı uzmanı için açık ve belirgindir. Akut ya da kronik bir zihinsel hastalık hukuki anlamda da ispat edilebilir bir tanıdır. Ancak buradaki soru tanısal orijin de değildir. Hukuki ya da cezai sorumlulukta fonksiyonel azalmayı tespit etmektir. Adli psikiyatri uygulamalarına bakıldığında -belli başlı akıl hastalıklarından farklı olarak- kişilik bozuklukları, genel olarak cezai sorumluluğu ortadan kaldıran bir fenomen olarak görülmemektedir. Elbette suç davranışları sadece kişilik bozukluğu nedeniyle meydana gelmemektedir. Araştırma bulguları, kişilik bozukluklarının genetik yatkınlıkla beraber çevresel koşullar ve olumsuz yaşam deneyimlerinin etkileşimi ile meydana geldiğine işaret etmektedir. Peki bu genetik –ya da- diğer faktörler bir insanın cezai sorumluluğunu azaltmakta mıdır? Burada tartışılması gereken, kişilik bozukluğuna sahip şüphelilerin cezai sorumlulukları ile ilgili ruhsal değerlendirme sürecinde kullanılan ölçütlerin işlevselliğidir. Adli sürece bakıldığında tanı koyma işlemi için psikiyatrın elindeki en önemli enstrüman sınıflamadır. DSM IV tarafından tanımlanmış olsa da kişilik bozuklukları kriterlerinin hepsinin birden bugüne kadar tam olarak oturtulamadığı da görülmektedir. DSM sistemi kısmi hastalıkların yarattığı fonksiyonel işlev kayıpları ile ilgili olarak bilgi vermez dolayısıyla buradaki ilgili tanılar hukuki zeminde adli sorunları çözemez. Böyle bir durumda, kişilik bozukluklarının yol açtığı, sosyal normlara uyma yeteneğindeki azalmaya nasıl karar verilecektir?
first_indexed 2024-04-10T10:14:41Z
format Article
id doaj.art-91a6e53eb88d40c78932695266db5043
institution Directory Open Access Journal
issn 1300-865X
2149-4533
language English
last_indexed 2024-04-10T10:14:41Z
publishDate 2017-08-01
publisher Adli Tıp Uzmanları Derneği
record_format Article
series Adli Tıp Bülteni
spelling doaj.art-91a6e53eb88d40c78932695266db50432023-02-15T16:21:57ZengAdli Tıp Uzmanları DerneğiAdli Tıp Bülteni1300-865X2149-45332017-08-0122210.17986/blm.20172280291074Kişilik Bozukluklarında Tanı Güvenirliği ve Cezai SorumlulukDerya Deniz0İstanbul Kültür Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Psikoloji BölümüDevlet gücünün en çarpıcı yönü olan “cezalandırma hakkı” ve bu doğrultudaki “ceza” kavramıdır. Cezada ölçü, suçlunun kasıt ve kusur derecesi ile işlenen suçun ağırlığıdır. Psikiyatrinin ceza hukukuna yardımcı olduğu nokta ise suçun manevi öğesinin gerçekleşip gerçekleşmediğidir. “Cezai Sorumluluk” kavramı bir ruh sağlığı uzmanı için açık ve belirgindir. Akut ya da kronik bir zihinsel hastalık hukuki anlamda da ispat edilebilir bir tanıdır. Ancak buradaki soru tanısal orijin de değildir. Hukuki ya da cezai sorumlulukta fonksiyonel azalmayı tespit etmektir. Adli psikiyatri uygulamalarına bakıldığında -belli başlı akıl hastalıklarından farklı olarak- kişilik bozuklukları, genel olarak cezai sorumluluğu ortadan kaldıran bir fenomen olarak görülmemektedir. Elbette suç davranışları sadece kişilik bozukluğu nedeniyle meydana gelmemektedir. Araştırma bulguları, kişilik bozukluklarının genetik yatkınlıkla beraber çevresel koşullar ve olumsuz yaşam deneyimlerinin etkileşimi ile meydana geldiğine işaret etmektedir. Peki bu genetik –ya da- diğer faktörler bir insanın cezai sorumluluğunu azaltmakta mıdır? Burada tartışılması gereken, kişilik bozukluğuna sahip şüphelilerin cezai sorumlulukları ile ilgili ruhsal değerlendirme sürecinde kullanılan ölçütlerin işlevselliğidir. Adli sürece bakıldığında tanı koyma işlemi için psikiyatrın elindeki en önemli enstrüman sınıflamadır. DSM IV tarafından tanımlanmış olsa da kişilik bozuklukları kriterlerinin hepsinin birden bugüne kadar tam olarak oturtulamadığı da görülmektedir. DSM sistemi kısmi hastalıkların yarattığı fonksiyonel işlev kayıpları ile ilgili olarak bilgi vermez dolayısıyla buradaki ilgili tanılar hukuki zeminde adli sorunları çözemez. Böyle bir durumda, kişilik bozukluklarının yol açtığı, sosyal normlara uyma yeteneğindeki azalmaya nasıl karar verilecektir?http://www.adlitipbulteni.com/index.php/atb/article/view/1074kişilik bozukluklarıKişilik Bozukluklarıcezai sorumlulukCezai Sorumlulukadli psikolojiAdli Psikoloji
spellingShingle Derya Deniz
Kişilik Bozukluklarında Tanı Güvenirliği ve Cezai Sorumluluk
Adli Tıp Bülteni
kişilik bozuklukları
Kişilik Bozuklukları
cezai sorumluluk
Cezai Sorumluluk
adli psikoloji
Adli Psikoloji
title Kişilik Bozukluklarında Tanı Güvenirliği ve Cezai Sorumluluk
title_full Kişilik Bozukluklarında Tanı Güvenirliği ve Cezai Sorumluluk
title_fullStr Kişilik Bozukluklarında Tanı Güvenirliği ve Cezai Sorumluluk
title_full_unstemmed Kişilik Bozukluklarında Tanı Güvenirliği ve Cezai Sorumluluk
title_short Kişilik Bozukluklarında Tanı Güvenirliği ve Cezai Sorumluluk
title_sort kisilik bozukluklarinda tani guvenirligi ve cezai sorumluluk
topic kişilik bozuklukları
Kişilik Bozuklukları
cezai sorumluluk
Cezai Sorumluluk
adli psikoloji
Adli Psikoloji
url http://www.adlitipbulteni.com/index.php/atb/article/view/1074
work_keys_str_mv AT deryadeniz kisilikbozukluklarındatanıguvenirligivecezaisorumluluk