Summary: | Kelenderis antik kenti, Doğu Akdeniz dünyasında yer alan ve antik çağda Kilikya Bölgesi olarak adlandırılan bölgenin, Orta Dağlık bölümündeki önemli liman şehirlerinden birisidir. 1989 yılında, kentin BatıNekropolünde, defineciler tarafından kısmen tahrip edilmişolan dromoslu bir yeraltıoda mezarıbulundu. Dromosu rampalıolan bu mezarın içerisinde iki bireye ait iskelet ele geçti. Bunlardan birinin ağzında yaprak biçimli bir altın levha bulunmaktaydı. Bu mezardaki asıl armağanlar ise, cam unguentariumlar, küresel gövdeli bir cam şişecik, Doğu SigillatalarıA gurubuna ait bir lagynos, bir Geç Rodos Ticari Amphorasıve iki parça halinde ele geçen demir strigilisin oluşturduğu konteksttir. Mezarın tipi, Kelenderis’te öteden beri tanınan bir tiptir. Ancak konteksti oluşturan bu mezar armağanları, batınekropolünde ilk kez görülen ve diğer mezarlardaki buluntulardan tamamıyla ayrılan farklıbir malzeme gurubu olarak karşımıza çıkar. Çünkü, hem Geç Rodos Amphorasının tipi, hem de lagynos ve cam ungentariumlar bu mezarın M.Ö. geç 1. yüzyıl ile M.S. 1. yüzyılın ortalarıarasında kullanıldığına işaret etmektedir. Diğer bir ifade ile mezarda ele geçen buluntular Kelenderis’in en eski mezarlarına sahip olan BatıNekropolü’nün uzun bir aradan sonra, yani geç Helenistik, erken İmparatorluk dönemde tekrar kullanılmaya başladığınıaçıkça ortaya koymuştur. İşte bu mezarın Kelenderis için olan tarihsel önemi de burada yatmaktadır. Çünkü bu buluntular Kilikya Korsanlarıdönemi sonrasına aittir. Böylece kentin, bölgede Büyük İskender’in ölümüyle başlayan ve korsanlık faaliyetleri ile doruk noktasına ulaşmışolan huzursuzluk döneminin ardından yeniden gelişmeye başladığını, diğer merkezlerle olan ilişkilerini tekrar canlandırma ve eski parlak günlerine dönme çabasıiçerisinde olduğunu, bunda da başarıya ulaştığınısöyleyebiliriz
|