Kelâm’da Zanla İstidlâlin İmkân ve Değeri

Kelamcılar arasında zannî bilginin dinin temel itikadî ilkelerinin tespitinde belirleyici ve bağlayıcı olarak esas alınamayacağı görüşü hâkimdir. Bununla birlikte kesinlik ifade eden bilginin hangi kaynaklardan ve nasıl elde edileceği ve hangi bilgi türlerinin kat‘î olduğu hususu yoğun bir şekilde t...

Full description

Bibliographic Details
Main Author: Abdulnasır Süt
Format: Article
Language:English
Published: Kader 2021-12-01
Series:Kader
Subjects:
Online Access:https://dergipark.org.tr/tr/pub/kaderdergi/issue/67795/984910
_version_ 1828031845178015744
author Abdulnasır Süt
author_facet Abdulnasır Süt
author_sort Abdulnasır Süt
collection DOAJ
description Kelamcılar arasında zannî bilginin dinin temel itikadî ilkelerinin tespitinde belirleyici ve bağlayıcı olarak esas alınamayacağı görüşü hâkimdir. Bununla birlikte kesinlik ifade eden bilginin hangi kaynaklardan ve nasıl elde edileceği ve hangi bilgi türlerinin kat‘î olduğu hususu yoğun bir şekilde tartışılmıştır. Kat‘î ve zannî bilgi, delile dayanma açısından ortak bir noktada buluşmaktadır. Zannî bilgi, kesinlik ifade etmeyen aklî ve/veya naklî delille elde edilmektedir. Zan, mahiyet açısından vehim, şek, itikat ve ilim kavramlarıyla ilişkiliyken değer açısından ise daha çok ilim ve itikat kavramlarına yakın durmaktadır. Bir bilgi/hüküm zannîlik açısından derecelendirmeye tabi tutulduğunda, doğruluk tarafı ağır basıyorsa zan, zayıf kalıyorsa vehim vasfını almaktadır. Doğru olup-olmadığı eşit düzeyde ise bu hüküm şek ismiyle anılmaktadır. Aklî delilden elde edilen bilgi/hüküm sabit, değişmez ve uygunluk yönünden başka şekilde olmasına imkân vermeyecek bir kesinlikte olması halinde kat‘î bilgi adını alır. Kelâmcılar ulûhiyet bahislerinde (Allah’ın varlığı, birliği, kadim oluşu, sıfatların zat ile ilişkisi, Allah’ın âlemle ilişkisi, âlemin hadis oluşu gibi), nübüvvetin imkânı ve ispatında bu tür bilgi sağlayan kıyas, istikra, sebr ve taksim gibi aklî istidlal yöntemlerine başvurmuşlardır. Delil kesin bilgi sağlamıyorsa zan ifade eder, bu delil ayrıca zannî delil, emare olarak da nitelenir. Kelâmcılar aklî açıdan zan ifade eden meşhûrât, müsellemât, makbûlât ve temsilden oluşan bilgi türlerinin dinin temel itikadî konularını temellendirmekten ziyade muhataplarını ikna etmek ve muarızlarını ilzâm etmek için kullanmışlardır. Kelâmcılar temel itikadî konuların başında yer alan ulûhiyet bahislerinde daha çok aklî delilleri kullanmakla birlikte dinin temel konularını belirleyen nakle de önemli ölçüde yer vermişlerdir. Bu bağlamda kelâmcılar sübût ve delalet açısından kat’î olan naklî delili bağlayıcı ve belirleyici kabul etmişlerdir. Nitekim dinin temel itikadî ilkeleri sonuç itibariyle bu tür naklî delillere dayanmaktadır. Bununla birlikte kelâmcılar her ne kadar sübût ve delâlet açısından kat‘î olmayan haber-i vâhid gibi delilleri bağlayıcı kabul etmemişlerse de bazı sem‘î konularda bu türden delillerle istidlâlde bulunmuşlardır. Bu perspektiften hareket eden kelâmcılar ahiret ahvali kapsamında yer alan kabir azabı, mizan, şefaat, sırat gibi sem‘î konuları aklî istidlalden ziyade naklî delille temellendirmeye çalışmışlardır. Bu çalışma klasik kelâmî kaynaklarda tartışılagelen zannî bilginin istidlal değerini ve kullanım alanını konu edinmiş ve elde edilen veriler nitel bir yöntemle farklı açılardan değerlendirmeye tabi tutulmuştur. Bu cümleden olmak üzere zannî bilginin bazı tâli itikadî konularda geçerli olduğu ve kelâmda zannın istidlal değerinin olmadığı yönündeki söylemin mutlak olmadığı sonucuna varılmıştır.
first_indexed 2024-04-10T14:55:41Z
format Article
id doaj.art-a27403fc08a8469a9b26f2aa9b2773a7
institution Directory Open Access Journal
issn 2602-2710
language English
last_indexed 2024-04-10T14:55:41Z
publishDate 2021-12-01
publisher Kader
record_format Article
series Kader
spelling doaj.art-a27403fc08a8469a9b26f2aa9b2773a72023-02-15T16:07:22ZengKaderKader2602-27102021-12-0119244647010.18317/kaderdergi.9849101137Kelâm’da Zanla İstidlâlin İmkân ve DeğeriAbdulnasır Süt0Bingöl Üniversitesi İslami İlimler FakültesiKelamcılar arasında zannî bilginin dinin temel itikadî ilkelerinin tespitinde belirleyici ve bağlayıcı olarak esas alınamayacağı görüşü hâkimdir. Bununla birlikte kesinlik ifade eden bilginin hangi kaynaklardan ve nasıl elde edileceği ve hangi bilgi türlerinin kat‘î olduğu hususu yoğun bir şekilde tartışılmıştır. Kat‘î ve zannî bilgi, delile dayanma açısından ortak bir noktada buluşmaktadır. Zannî bilgi, kesinlik ifade etmeyen aklî ve/veya naklî delille elde edilmektedir. Zan, mahiyet açısından vehim, şek, itikat ve ilim kavramlarıyla ilişkiliyken değer açısından ise daha çok ilim ve itikat kavramlarına yakın durmaktadır. Bir bilgi/hüküm zannîlik açısından derecelendirmeye tabi tutulduğunda, doğruluk tarafı ağır basıyorsa zan, zayıf kalıyorsa vehim vasfını almaktadır. Doğru olup-olmadığı eşit düzeyde ise bu hüküm şek ismiyle anılmaktadır. Aklî delilden elde edilen bilgi/hüküm sabit, değişmez ve uygunluk yönünden başka şekilde olmasına imkân vermeyecek bir kesinlikte olması halinde kat‘î bilgi adını alır. Kelâmcılar ulûhiyet bahislerinde (Allah’ın varlığı, birliği, kadim oluşu, sıfatların zat ile ilişkisi, Allah’ın âlemle ilişkisi, âlemin hadis oluşu gibi), nübüvvetin imkânı ve ispatında bu tür bilgi sağlayan kıyas, istikra, sebr ve taksim gibi aklî istidlal yöntemlerine başvurmuşlardır. Delil kesin bilgi sağlamıyorsa zan ifade eder, bu delil ayrıca zannî delil, emare olarak da nitelenir. Kelâmcılar aklî açıdan zan ifade eden meşhûrât, müsellemât, makbûlât ve temsilden oluşan bilgi türlerinin dinin temel itikadî konularını temellendirmekten ziyade muhataplarını ikna etmek ve muarızlarını ilzâm etmek için kullanmışlardır. Kelâmcılar temel itikadî konuların başında yer alan ulûhiyet bahislerinde daha çok aklî delilleri kullanmakla birlikte dinin temel konularını belirleyen nakle de önemli ölçüde yer vermişlerdir. Bu bağlamda kelâmcılar sübût ve delalet açısından kat’î olan naklî delili bağlayıcı ve belirleyici kabul etmişlerdir. Nitekim dinin temel itikadî ilkeleri sonuç itibariyle bu tür naklî delillere dayanmaktadır. Bununla birlikte kelâmcılar her ne kadar sübût ve delâlet açısından kat‘î olmayan haber-i vâhid gibi delilleri bağlayıcı kabul etmemişlerse de bazı sem‘î konularda bu türden delillerle istidlâlde bulunmuşlardır. Bu perspektiften hareket eden kelâmcılar ahiret ahvali kapsamında yer alan kabir azabı, mizan, şefaat, sırat gibi sem‘î konuları aklî istidlalden ziyade naklî delille temellendirmeye çalışmışlardır. Bu çalışma klasik kelâmî kaynaklarda tartışılagelen zannî bilginin istidlal değerini ve kullanım alanını konu edinmiş ve elde edilen veriler nitel bir yöntemle farklı açılardan değerlendirmeye tabi tutulmuştur. Bu cümleden olmak üzere zannî bilginin bazı tâli itikadî konularda geçerli olduğu ve kelâmda zannın istidlal değerinin olmadığı yönündeki söylemin mutlak olmadığı sonucuna varılmıştır.https://dergipark.org.tr/tr/pub/kaderdergi/issue/67795/984910kelâmi̇limyakîni̇tikadzandelilkalamknowledgecertaintybeliefconjectureargument
spellingShingle Abdulnasır Süt
Kelâm’da Zanla İstidlâlin İmkân ve Değeri
Kader
kelâm
i̇lim
yakîn
i̇tikad
zan
delil
kalam
knowledge
certainty
belief
conjecture
argument
title Kelâm’da Zanla İstidlâlin İmkân ve Değeri
title_full Kelâm’da Zanla İstidlâlin İmkân ve Değeri
title_fullStr Kelâm’da Zanla İstidlâlin İmkân ve Değeri
title_full_unstemmed Kelâm’da Zanla İstidlâlin İmkân ve Değeri
title_short Kelâm’da Zanla İstidlâlin İmkân ve Değeri
title_sort kelam da zanla istidlalin imkan ve degeri
topic kelâm
i̇lim
yakîn
i̇tikad
zan
delil
kalam
knowledge
certainty
belief
conjecture
argument
url https://dergipark.org.tr/tr/pub/kaderdergi/issue/67795/984910
work_keys_str_mv AT abdulnasırsut kelamdazanlaistidlalinimkanvedegeri