Balkan Tarihi’nin XIX. Asrında Yaşanan Bir Sorun: Adanmış Manastırlar Meselesi

Osmanlı İmparatorluğu’nda manastır topluluklarının yoğun olarak bulunduğu Aynaroz Dağı, Kudüs-i Şerif ve Sina Dağı (Mısır) gibi yerler için Eflak-Boğdan hususi bir önem arz ediyordu. Zira sözü edilen manastırların bu topraklarda vakıf arazileri bulunmaktaydı. Birçoğu Hristiyanlık tarihinin önemli is...

Full description

Bibliographic Details
Main Author: Hadi BELGE
Format: Article
Language:English
Published: Vakanüvis Uluslararası Tarih Araştırmaları Dergisi 2019-03-01
Series:Vakanüvis Uluslararası Tarih Araştırmaları Dergisi
Subjects:
Online Access:https://dergipark.org.tr/tr/pub/vakanuvis/issue/44100/513899?publisher=vakanuvis
_version_ 1797907661701775360
author Hadi BELGE
author_facet Hadi BELGE
author_sort Hadi BELGE
collection DOAJ
description Osmanlı İmparatorluğu’nda manastır topluluklarının yoğun olarak bulunduğu Aynaroz Dağı, Kudüs-i Şerif ve Sina Dağı (Mısır) gibi yerler için Eflak-Boğdan hususi bir önem arz ediyordu. Zira sözü edilen manastırların bu topraklarda vakıf arazileri bulunmaktaydı. Birçoğu Hristiyanlık tarihinin önemli isimlerine adanarak kurulmuş olan bu manastırlar, görevlendirdikleri özel memurlar marifetiyle, kendileri için tahsis edilmiş olan bu arazilerin gelirlerini devşirmekteydiler. Eflak-Boğdan idaresinin Fenerli Rumlara emanet edildiği dönemde ise adanmış kilise ve manastırlara ayrılan araziler, tüm Memleketeyn topraklarının neredeyse %11’ini teşkil edecek kadar genişlemişti. Ancak bu tablo, 19. yüzyılın siyasal şartlarının da etkisiyle değişmeye başlamıştır. Bu anlamda Fransa’nın destek verdiği Alexandru Ioan Cuza’nın Eflak-Boğdan Voyvodası olması bir kırılma olarak kabul edilebilir. Nitekim Prens Cuza’nın söz konusu arazileri kamulaştırmaya yönelik politikası Memleketeyn Emareti ile Rum Patrikhanesi’nin sözcülüğündeki Ortodoks mabetleri arasında büyük bir tartışmaya neden olmuştur. Bu çalışmada, bugüne kadar Osmanlı boyutu ve arşiv belgeleri yönünden değerlendirilmemiş olan “Adanmış Manastırlar Sorunu” ele alınacak, bu suretle Osmanlı Devleti’nin gerek Hristiyan tebaası ile ilgili hassasiyetleri gerekse Balkan ülkeleri ile ilgili politikaları tahlil edilecektir. Bununla birlikte kutsal yerler ile ilgili meselelerin savaş bahanesi sayılabildiği bir çağda, benzer bir sorun ile karşı karşıya kalan Devlet-i Aliyye’nin, bu sorunun çözümünde nasıl bir yol takip ettiği incelenecektir.
first_indexed 2024-04-10T10:40:20Z
format Article
id doaj.art-b64182110738419eb7a3d7f8c6b1cf1f
institution Directory Open Access Journal
issn 2149-9535
2636-7777
language English
last_indexed 2024-04-10T10:40:20Z
publishDate 2019-03-01
publisher Vakanüvis Uluslararası Tarih Araştırmaları Dergisi
record_format Article
series Vakanüvis Uluslararası Tarih Araştırmaları Dergisi
spelling doaj.art-b64182110738419eb7a3d7f8c6b1cf1f2023-02-15T16:20:36ZengVakanüvis Uluslararası Tarih Araştırmaları DergisiVakanüvis Uluslararası Tarih Araştırmaları Dergisi2149-95352636-77772019-03-01415178552Balkan Tarihi’nin XIX. Asrında Yaşanan Bir Sorun: Adanmış Manastırlar MeselesiHadi BELGEOsmanlı İmparatorluğu’nda manastır topluluklarının yoğun olarak bulunduğu Aynaroz Dağı, Kudüs-i Şerif ve Sina Dağı (Mısır) gibi yerler için Eflak-Boğdan hususi bir önem arz ediyordu. Zira sözü edilen manastırların bu topraklarda vakıf arazileri bulunmaktaydı. Birçoğu Hristiyanlık tarihinin önemli isimlerine adanarak kurulmuş olan bu manastırlar, görevlendirdikleri özel memurlar marifetiyle, kendileri için tahsis edilmiş olan bu arazilerin gelirlerini devşirmekteydiler. Eflak-Boğdan idaresinin Fenerli Rumlara emanet edildiği dönemde ise adanmış kilise ve manastırlara ayrılan araziler, tüm Memleketeyn topraklarının neredeyse %11’ini teşkil edecek kadar genişlemişti. Ancak bu tablo, 19. yüzyılın siyasal şartlarının da etkisiyle değişmeye başlamıştır. Bu anlamda Fransa’nın destek verdiği Alexandru Ioan Cuza’nın Eflak-Boğdan Voyvodası olması bir kırılma olarak kabul edilebilir. Nitekim Prens Cuza’nın söz konusu arazileri kamulaştırmaya yönelik politikası Memleketeyn Emareti ile Rum Patrikhanesi’nin sözcülüğündeki Ortodoks mabetleri arasında büyük bir tartışmaya neden olmuştur. Bu çalışmada, bugüne kadar Osmanlı boyutu ve arşiv belgeleri yönünden değerlendirilmemiş olan “Adanmış Manastırlar Sorunu” ele alınacak, bu suretle Osmanlı Devleti’nin gerek Hristiyan tebaası ile ilgili hassasiyetleri gerekse Balkan ülkeleri ile ilgili politikaları tahlil edilecektir. Bununla birlikte kutsal yerler ile ilgili meselelerin savaş bahanesi sayılabildiği bir çağda, benzer bir sorun ile karşı karşıya kalan Devlet-i Aliyye’nin, bu sorunun çözümünde nasıl bir yol takip ettiği incelenecektir.https://dergipark.org.tr/tr/pub/vakanuvis/issue/44100/513899?publisher=vakanuvisosmanlı devletibalkan tarihieflak-boğdanalexandru ioan cuzaadanmış manastırlar
spellingShingle Hadi BELGE
Balkan Tarihi’nin XIX. Asrında Yaşanan Bir Sorun: Adanmış Manastırlar Meselesi
Vakanüvis Uluslararası Tarih Araştırmaları Dergisi
osmanlı devleti
balkan tarihi
eflak-boğdan
alexandru ioan cuza
adanmış manastırlar
title Balkan Tarihi’nin XIX. Asrında Yaşanan Bir Sorun: Adanmış Manastırlar Meselesi
title_full Balkan Tarihi’nin XIX. Asrında Yaşanan Bir Sorun: Adanmış Manastırlar Meselesi
title_fullStr Balkan Tarihi’nin XIX. Asrında Yaşanan Bir Sorun: Adanmış Manastırlar Meselesi
title_full_unstemmed Balkan Tarihi’nin XIX. Asrında Yaşanan Bir Sorun: Adanmış Manastırlar Meselesi
title_short Balkan Tarihi’nin XIX. Asrında Yaşanan Bir Sorun: Adanmış Manastırlar Meselesi
title_sort balkan tarihi nin xix asrinda yasanan bir sorun adanmis manastirlar meselesi
topic osmanlı devleti
balkan tarihi
eflak-boğdan
alexandru ioan cuza
adanmış manastırlar
url https://dergipark.org.tr/tr/pub/vakanuvis/issue/44100/513899?publisher=vakanuvis
work_keys_str_mv AT hadibelge balkantarihininxixasrındayasananbirsorunadanmısmanastırlarmeselesi