Anadolu Derviş Sofrasında Ahmed Yesevî’nin İzleri: Derviş Lokmasının Menkıbevi Referansları
Öz: Farklı bölgelerden Anadolu’ya yapılan göçlere sûfîler de iştirak etmiş ve bu coğrafyada meskûn olmayan mahaller dâhil olmak üzere tekkelerini kurmuşlardır. Bu tekkeler Anadolu’yu yurt edinmek üzere bu topraklarda seyahat eden ayende ve revendenin iaşe ve ibatesini temin etmiştir. Bu kapsamda tek...
Main Author: | |
---|---|
Format: | Article |
Language: | English |
Published: |
Cumhuriyet University
2017-12-01
|
Series: | Cumhuriyet İlahiyat Dergisi |
Subjects: | |
Online Access: | https://dergipark.org.tr/tr/pub/cuid/issue/29944/330905?publisher=cumhuriyet |
_version_ | 1827362330690715648 |
---|---|
author | Güldane Gündüzöz |
author_facet | Güldane Gündüzöz |
author_sort | Güldane Gündüzöz |
collection | DOAJ |
description | Öz: Farklı bölgelerden Anadolu’ya yapılan göçlere sûfîler de iştirak etmiş ve bu coğrafyada meskûn olmayan mahaller
dâhil olmak üzere tekkelerini
kurmuşlardır.
Bu
tekkeler Anadolu’yu yurt edinmek üzere bu topraklarda seyahat eden ayende
ve revendenin iaşe ve ibatesini
temin etmiştir. Bu kapsamda tekke mutfağı, hayatın devamını
sağlayan önemli bir maddi kültür unsurudur. Aynı zamanda tekke
mutfağının, dervişlerin maneviyatının oluşmasında önemli bir yeri
bulunmaktadır. Pek çok konuda Yesevî
kültürünün izlerini taşıyan Anadolu tekke mutfağı, özellikle Mevlevîlik ve Bektaşîlik
gibi tarikatlarda dervişlerin terbiyesi hususunda bir eğitim ocağı olarak kabul
edilmiştir. Buna
bağlı
olarak tekke
mutfağında
bulunan bazı eşyanın ve
yiyeceklerin sûfîlerin zihnindeki değerler sisteminin oluşmasına katkı
sağladığı anlaşılmaktadır. Bu çerçevede Anadolu tekke mutfağında mukaddes
kabul edilen birçok yiyeceğin ve eşyanın gerek Yesevî geleneğin düşünce sistemini,
gerek bazı tekke uygulamalarını izah eden bir yönünün olduğu görülmektedir. Sofra ve sofra ile bağlantılı birçok
unsur ve derviş çeyizi arasında önemli bir yeri olan Ahmed Yesevî ile ilgili
halifelik nişanları, bu yapıyı destekleyen önemli hususlardandır.
Özet: Tekke
mutfağı,
Anadolu tekkelerinde hayatın devamını sağlayan önemli bir maddi kültür unsurudur. Aynı zamanda
tekke mutfağının, dervişlerin maneviyatının oluşmasında önemli bir yeri
bulunmaktadır. Pek çok konuda Yesevî kültürünün izlerini taşıyan Anadolu tekke
mutfağı, özellikle Mevlevîlik ve Bektaşîlik gibi tarikatlarda
dervişlerin
terbiyesi hususunda bir eğitim ocağı olarak kabul edilmiştir. Tekkede mutfağa
özel bir önem atfedilmiş ve yemeğin her aşaması çeşitli merasimlerle
bezenmiştir.
Tekkelerde helal lokma anlayışı ve sofra
kültürü, dervişin eğitimi ve sosyalleşmesi boyutunda önemli görülmektedir. Şeyh, dervişin yeme-içme alışkanlıklarını kontrol
altına almasına yardımcı olacak tedbirler almaktadır. Tekkede pek çok yiyecek
ve bunların tüketilmesiyle ilgili âdet, uygulama ve merasim, tarikatın
altyapısını ve tarikata özgü terminolojiyi açıklayan birer simge olarak
değerlendirilebilir. Bazı tarikatlarda sofra ile ilgili birtakım eşyanın
halifelik nişanı olarak kabul edilmesi de bu çerçevede önemli hususlardan biridir.
Örneğin Bektaşilikte halifelik makamına erişen dervişe tâc, hırka ve sancağın yanında sofra ve çerağ
gibi doğrudan yemekle ilişkili olan emanetlerin verilmesi ilgi çekicidir.
Yesevî gelenekte mutfak, sofra ve yemekle ilgili âdet
ve uygulamaların, Ahmed Yesevî’nin eğitim sisteminde önemli bir yer işgal ettiğini
göstermektedir. Ahmed Yesevî’nin Dîvân-ı Hikmet’i tasavvuf adabının kurucu bir
metni olarak işlev görmektedir. Yesevî geleneğin bir devamı niteliğinde olan
bazı Anadolu tarikatlarında sofra adabı ve misafire ikram, derviş terbiyesinin
en önemli kısımlarından biri olarak kabul edilmiştir. Buna
göre helâl ve temiz olarak pişirilen bir yemek, Allah tarafından gönderilen çok
kıymetli bir nimettir. Bu doğrultuda derviş,
yemesinde, içmesinde, zikir ve halvetinde, kısaca hayatının her aşamasında
ölçüyü kaçırmamaya dikkat eder. Yesevîlik’te yemekte
aşırıya kaçmamak, itidal ve riyazet gibi hususların yanında halvet, derviş
eğitiminin en önemli kısımlarındandır. Bu düşüncede halvetin geleneksel hâle
gelmiş bir adap ve merasimi vardır. Yeseviyye’de halvete girecek olan müritler, halvetten bir gün önce oruca
başlamaktadırlar. Onlar, oruç, zikir ve tekbirlerle ruhlarını bu zorlu
yolculuğa hazırlamaktadırlar.
Bektaşîlik’te halvetteki
salik yemesine içmesine dikkat eder, sadece ibadetini ve zikirlerini yapacak kadar yer. Kâdiriyye’de ise halvete giren kişi ilk
günlerde günde bir tas çorba ve arpa ekmeği yer. Anadolu’daki farklı
tekkelerdeki riyazet uygulamalarındaki birçok husus, Ahmed Yesevî’nin riyazet
uygulamalarıyla benzerlik göstermektedir.
Tekke sofrasında derviş, ruhen ve aklen beslenmekte böylece gönlü manevî
gıdalarla marifete biraz daha yaklaşmaktadır. Ahî geleneğinde misafire ikramın
bir parçası olarak sofra kurmak ve yemek yedirmek önemsenmiştir. Bu bağlamda
Ahîliğin el kitabı olan fütüvvetnâmeler, yemekle bağlantılı pek çok menkıbeyi bünyesinde
barındırmaktadır. Anadolu’da sadece tekkelerde ya da Ahî zaviyelerinde değil,
Yeniçeri Ocağında da sofra, Selmân-ı Fârisî’nin bir emaneti olarak kutsal kabul
edilmektedir.
Anadolu tekke yapılanmasında sofra, insanları bir araya getiren
bir muhabbet ve kardeşlik meclisi olarak görülmektedir. Mutfak mihverinde belirginleşen kolektif bellek, ortak bir mekân ve sembolik anlam dünyası
oluşturarak geçmiş birikimi, yaşatılan ritüeller şeklinde canlı tutmaktadır.
Kazan, Halil İbrahim sofrasının
simgeselliği ve misafire ikramın değeri bağlamında İslâmî gelenek içinde
âlicenaplık ve cömertliğin bir remzi olduğu kadar, eski Türk kültürüne uzanan
ve pek çok sembolik anlamlar içeren derûnî ve karmaşık farklı temsili anlatımların menkıbevî bir
figürüdür. Hadislerde besin değeri ve oruç gibi
ibadetlerde kendisine atıfların yapıldığı bir meyve olarak hurma, tekke
kültüründe bir yönden sembolik bir değer ifade eden bir unsur, diğer yönden
önemli bir gıda olarak değerlendirilmiştir. Menkıbelerde çoğu defa marifete dair sembolik anlamlar
taşıyan hurmanın, Muhammedî emanet, ledünni ilim ve marifet gibi hususları
temsili olarak anlattığı anlaşılmaktadır.
Ekmek ve buğdayın da cennetten ilahî bir lütufla
insanlara verildiği kabul edilmektedir. Tuz ve ekmek, bir yönüyle halkın
bunlara yüklediği değerle önemli bir besin olarak görülmekte, diğer yönüyle
ilâhî bir lütuf sonucu insanlığa bahşedilmiş birer kutsal besin olarak
algılanmaktadır. Bu gıdaların bir taraftan tekke edebiyatında birbirini
tamamlar şekilde yer bulduğu ve diğer taraftan da sofraların vazgeçilmez unsuru
olarak öne çıktığı görülmektedir. Yesevî gelenek derviş lokmasını, bir taraftan
Halil İbrahim sofrasına atıfla sürekli bereketlenen bir unsur olarak görmekte,
diğer taraftan kendisine özgü inşa ettiği temsili anlatım ile
mutfakla ilgili olan ekmek, tuz, hurma kazan gibi bazı unsurları çeşitli
menkıbe ve rivayetler üzerinden alegorik bir dile dâhil etmektedir. Nihayetinde
bu unsurlar tarikat adap ve merasimlerinin de ayrılmaz bir parçası olarak öne
çıkmaktadır. |
first_indexed | 2024-03-08T07:25:30Z |
format | Article |
id | doaj.art-ba452ef24bef4b0c93b5f67f7ef51761 |
institution | Directory Open Access Journal |
issn | 2528-9861 2528-987X |
language | English |
last_indexed | 2024-03-08T07:25:30Z |
publishDate | 2017-12-01 |
publisher | Cumhuriyet University |
record_format | Article |
series | Cumhuriyet İlahiyat Dergisi |
spelling | doaj.art-ba452ef24bef4b0c93b5f67f7ef517612024-02-02T22:13:12ZengCumhuriyet UniversityCumhuriyet İlahiyat Dergisi2528-98612528-987X2017-12-012121217124710.18505/cuid.3309052Anadolu Derviş Sofrasında Ahmed Yesevî’nin İzleri: Derviş Lokmasının Menkıbevi ReferanslarıGüldane Gündüzöz0KIRIKKALE UNIVÖz: Farklı bölgelerden Anadolu’ya yapılan göçlere sûfîler de iştirak etmiş ve bu coğrafyada meskûn olmayan mahaller dâhil olmak üzere tekkelerini kurmuşlardır. Bu tekkeler Anadolu’yu yurt edinmek üzere bu topraklarda seyahat eden ayende ve revendenin iaşe ve ibatesini temin etmiştir. Bu kapsamda tekke mutfağı, hayatın devamını sağlayan önemli bir maddi kültür unsurudur. Aynı zamanda tekke mutfağının, dervişlerin maneviyatının oluşmasında önemli bir yeri bulunmaktadır. Pek çok konuda Yesevî kültürünün izlerini taşıyan Anadolu tekke mutfağı, özellikle Mevlevîlik ve Bektaşîlik gibi tarikatlarda dervişlerin terbiyesi hususunda bir eğitim ocağı olarak kabul edilmiştir. Buna bağlı olarak tekke mutfağında bulunan bazı eşyanın ve yiyeceklerin sûfîlerin zihnindeki değerler sisteminin oluşmasına katkı sağladığı anlaşılmaktadır. Bu çerçevede Anadolu tekke mutfağında mukaddes kabul edilen birçok yiyeceğin ve eşyanın gerek Yesevî geleneğin düşünce sistemini, gerek bazı tekke uygulamalarını izah eden bir yönünün olduğu görülmektedir. Sofra ve sofra ile bağlantılı birçok unsur ve derviş çeyizi arasında önemli bir yeri olan Ahmed Yesevî ile ilgili halifelik nişanları, bu yapıyı destekleyen önemli hususlardandır. Özet: Tekke mutfağı, Anadolu tekkelerinde hayatın devamını sağlayan önemli bir maddi kültür unsurudur. Aynı zamanda tekke mutfağının, dervişlerin maneviyatının oluşmasında önemli bir yeri bulunmaktadır. Pek çok konuda Yesevî kültürünün izlerini taşıyan Anadolu tekke mutfağı, özellikle Mevlevîlik ve Bektaşîlik gibi tarikatlarda dervişlerin terbiyesi hususunda bir eğitim ocağı olarak kabul edilmiştir. Tekkede mutfağa özel bir önem atfedilmiş ve yemeğin her aşaması çeşitli merasimlerle bezenmiştir. Tekkelerde helal lokma anlayışı ve sofra kültürü, dervişin eğitimi ve sosyalleşmesi boyutunda önemli görülmektedir. Şeyh, dervişin yeme-içme alışkanlıklarını kontrol altına almasına yardımcı olacak tedbirler almaktadır. Tekkede pek çok yiyecek ve bunların tüketilmesiyle ilgili âdet, uygulama ve merasim, tarikatın altyapısını ve tarikata özgü terminolojiyi açıklayan birer simge olarak değerlendirilebilir. Bazı tarikatlarda sofra ile ilgili birtakım eşyanın halifelik nişanı olarak kabul edilmesi de bu çerçevede önemli hususlardan biridir. Örneğin Bektaşilikte halifelik makamına erişen dervişe tâc, hırka ve sancağın yanında sofra ve çerağ gibi doğrudan yemekle ilişkili olan emanetlerin verilmesi ilgi çekicidir. Yesevî gelenekte mutfak, sofra ve yemekle ilgili âdet ve uygulamaların, Ahmed Yesevî’nin eğitim sisteminde önemli bir yer işgal ettiğini göstermektedir. Ahmed Yesevî’nin Dîvân-ı Hikmet’i tasavvuf adabının kurucu bir metni olarak işlev görmektedir. Yesevî geleneğin bir devamı niteliğinde olan bazı Anadolu tarikatlarında sofra adabı ve misafire ikram, derviş terbiyesinin en önemli kısımlarından biri olarak kabul edilmiştir. Buna göre helâl ve temiz olarak pişirilen bir yemek, Allah tarafından gönderilen çok kıymetli bir nimettir. Bu doğrultuda derviş, yemesinde, içmesinde, zikir ve halvetinde, kısaca hayatının her aşamasında ölçüyü kaçırmamaya dikkat eder. Yesevîlik’te yemekte aşırıya kaçmamak, itidal ve riyazet gibi hususların yanında halvet, derviş eğitiminin en önemli kısımlarındandır. Bu düşüncede halvetin geleneksel hâle gelmiş bir adap ve merasimi vardır. Yeseviyye’de halvete girecek olan müritler, halvetten bir gün önce oruca başlamaktadırlar. Onlar, oruç, zikir ve tekbirlerle ruhlarını bu zorlu yolculuğa hazırlamaktadırlar. Bektaşîlik’te halvetteki salik yemesine içmesine dikkat eder, sadece ibadetini ve zikirlerini yapacak kadar yer. Kâdiriyye’de ise halvete giren kişi ilk günlerde günde bir tas çorba ve arpa ekmeği yer. Anadolu’daki farklı tekkelerdeki riyazet uygulamalarındaki birçok husus, Ahmed Yesevî’nin riyazet uygulamalarıyla benzerlik göstermektedir. Tekke sofrasında derviş, ruhen ve aklen beslenmekte böylece gönlü manevî gıdalarla marifete biraz daha yaklaşmaktadır. Ahî geleneğinde misafire ikramın bir parçası olarak sofra kurmak ve yemek yedirmek önemsenmiştir. Bu bağlamda Ahîliğin el kitabı olan fütüvvetnâmeler, yemekle bağlantılı pek çok menkıbeyi bünyesinde barındırmaktadır. Anadolu’da sadece tekkelerde ya da Ahî zaviyelerinde değil, Yeniçeri Ocağında da sofra, Selmân-ı Fârisî’nin bir emaneti olarak kutsal kabul edilmektedir. Anadolu tekke yapılanmasında sofra, insanları bir araya getiren bir muhabbet ve kardeşlik meclisi olarak görülmektedir. Mutfak mihverinde belirginleşen kolektif bellek, ortak bir mekân ve sembolik anlam dünyası oluşturarak geçmiş birikimi, yaşatılan ritüeller şeklinde canlı tutmaktadır. Kazan, Halil İbrahim sofrasının simgeselliği ve misafire ikramın değeri bağlamında İslâmî gelenek içinde âlicenaplık ve cömertliğin bir remzi olduğu kadar, eski Türk kültürüne uzanan ve pek çok sembolik anlamlar içeren derûnî ve karmaşık farklı temsili anlatımların menkıbevî bir figürüdür. Hadislerde besin değeri ve oruç gibi ibadetlerde kendisine atıfların yapıldığı bir meyve olarak hurma, tekke kültüründe bir yönden sembolik bir değer ifade eden bir unsur, diğer yönden önemli bir gıda olarak değerlendirilmiştir. Menkıbelerde çoğu defa marifete dair sembolik anlamlar taşıyan hurmanın, Muhammedî emanet, ledünni ilim ve marifet gibi hususları temsili olarak anlattığı anlaşılmaktadır. Ekmek ve buğdayın da cennetten ilahî bir lütufla insanlara verildiği kabul edilmektedir. Tuz ve ekmek, bir yönüyle halkın bunlara yüklediği değerle önemli bir besin olarak görülmekte, diğer yönüyle ilâhî bir lütuf sonucu insanlığa bahşedilmiş birer kutsal besin olarak algılanmaktadır. Bu gıdaların bir taraftan tekke edebiyatında birbirini tamamlar şekilde yer bulduğu ve diğer taraftan da sofraların vazgeçilmez unsuru olarak öne çıktığı görülmektedir. Yesevî gelenek derviş lokmasını, bir taraftan Halil İbrahim sofrasına atıfla sürekli bereketlenen bir unsur olarak görmekte, diğer taraftan kendisine özgü inşa ettiği temsili anlatım ile mutfakla ilgili olan ekmek, tuz, hurma kazan gibi bazı unsurları çeşitli menkıbe ve rivayetler üzerinden alegorik bir dile dâhil etmektedir. Nihayetinde bu unsurlar tarikat adap ve merasimlerinin de ayrılmaz bir parçası olarak öne çıkmaktadır.https://dergipark.org.tr/tr/pub/cuid/issue/29944/330905?publisher=cumhuriyettekkemutfak kültürüsembolhurmakazanhoca ahmed yesevîkazanlodgecuisinesymboldatecauldronkhwāja aḥmad al-yasawīcauldron |
spellingShingle | Güldane Gündüzöz Anadolu Derviş Sofrasında Ahmed Yesevî’nin İzleri: Derviş Lokmasının Menkıbevi Referansları Cumhuriyet İlahiyat Dergisi tekke mutfak kültürü sembol hurma kazan hoca ahmed yesevî kazan lodge cuisine symbol date cauldron khwāja aḥmad al-yasawī cauldron |
title | Anadolu Derviş Sofrasında Ahmed Yesevî’nin İzleri: Derviş Lokmasının Menkıbevi Referansları |
title_full | Anadolu Derviş Sofrasında Ahmed Yesevî’nin İzleri: Derviş Lokmasının Menkıbevi Referansları |
title_fullStr | Anadolu Derviş Sofrasında Ahmed Yesevî’nin İzleri: Derviş Lokmasının Menkıbevi Referansları |
title_full_unstemmed | Anadolu Derviş Sofrasında Ahmed Yesevî’nin İzleri: Derviş Lokmasının Menkıbevi Referansları |
title_short | Anadolu Derviş Sofrasında Ahmed Yesevî’nin İzleri: Derviş Lokmasının Menkıbevi Referansları |
title_sort | anadolu dervis sofrasinda ahmed yesevi nin izleri dervis lokmasinin menkibevi referanslari |
topic | tekke mutfak kültürü sembol hurma kazan hoca ahmed yesevî kazan lodge cuisine symbol date cauldron khwāja aḥmad al-yasawī cauldron |
url | https://dergipark.org.tr/tr/pub/cuid/issue/29944/330905?publisher=cumhuriyet |
work_keys_str_mv | AT guldanegunduzoz anadoludervissofrasındaahmedyesevininizleridervislokmasınınmenkıbevireferansları |