Summary: | Kötülük meselesi, hem felsefenin hem de teolojinin ortak problemidir. Filozoflar ve teologlar bu konuda kendi din anlayışlarına, paradigmalarına ve metodolojilerine uygun bir teodise / ilahi adalet savunusu geliştirmişlerdir. Onlar dünyadaki kötülük olgusunu kendi yaratılış teorilerine uygun olarak izah etmeye ve anlamlandırmaya çalışmışlardır. Bu nedenle her iki taraf da hem metafizik hem de ahlaki kötülük konusunda ciddi ayrılıklar göstermektedirler. Filozoflar, tabii kötülük konusunda, kurgusal varsayımlara dayalı sudur nazariyesine bağlı kaldıklarından rasyonellikten uzaklaşmış; ancak ahlaki kötülükler konusunda son derece rasyonel bir yol izlemişlerdir. Buna karşılık kelamcılar ise hem tabii hem de ahlaki kötülük konusunu metafiziksel bir sorun haline dönüştürmekten kurtulamamışlardır. Hakikat şu ki bu sorun, evrende işleyen yasalar, imtihan süreci ve ahiret inancı ile birlikte değerlendirildiğinde daha makul bir çözüm imkânına kavuşacaktır.Söz konusu ayrılık noktalarını ve onların rasyonel temellerini görebilmek için, bu makalemizde konuyu ana hatlarıyla mukayeseli bir şekilde sunmaya çalıştık.
|