Kur’an’da Yer Alan ‘Şeytan’ın Adımlarını İzlemeyin’ İfadesinin Anlam ve Yorumu Üzerine
Kur’an’da “Lâ tettebiʿû ḫuṭuvâti’ş-şeyṭân” ifadesi dört yerde geçmektedir. İfade aynı olmasına rağmen geçtikleri bağlamları farklıdır. Bu ifadenin birbirinden farklı bağlamlarda geçiyor olması bu farklı bağlamların ortak bir noktasının olmasını kaçınılmaz hale getirmektedir. Bunun için öncelikle bu...
Main Author: | |
---|---|
Format: | Article |
Language: | English |
Published: |
Cumhuriyet University
2017-06-01
|
Series: | Cumhuriyet İlahiyat Dergisi |
Subjects: | |
Online Access: | https://dergipark.org.tr/tr/pub/cuid/issue/27617/299179?publisher=cumhuriyet |
Summary: | Kur’an’da
“Lâ tettebiʿû ḫuṭuvâti’ş-şeyṭân” ifadesi dört yerde geçmektedir. İfade aynı
olmasına rağmen geçtikleri bağlamları farklıdır. Bu ifadenin birbirinden farklı
bağlamlarda geçiyor olması bu farklı bağlamların ortak bir noktasının olmasını kaçınılmaz
hale getirmektedir. Bunun için öncelikle bu deyimin, Kur’an’ın indiği ortamdaki
anlamını, bu ifadenin geçtiği âyetlerin nüzul ortamlarını ve bu dört farklı âyetin
“Şeytân’ın adımlarını izlemeyin” noktasında ifade ettiği ortak mesajı
ortaya koymak büyük önem arz etmektedir. Bu sayede şeytanın insanı aldatma
şekillerinin neler olduğuna ışık tutacak ayrıca insan tabiatının dini konularla
ilgili yanlış yola düşmesine sebep olan zaaf noktalarının neler olduğuna dair
önemli veriler elde etmiş olacağız.‘Şeytanın
adımlarını izlemeyin' ifadesi Arapça bir deyimdir. Örnek almak, izinden gitmek
ve taklit etmek anlamındadır. Deyimde adımlardan ve ayakların izinden
bahsedilmesi şeytanın saptırmasının aşama aşama, kurbanına hissettirmeden ve
gizli olduğuna işarettir. “Şeytanın adımlarını izleme” deyimi mecaz anlamdadır.
Çünkü yürüyen kişi yürüyenlerin adımlarının izlerini gördüğü zaman kendisinden
önce yürüyen kimsenin ancak bir amaca binaen gittiğini bilerek bu yola uyar.
Kendisine uyduğu kimse haricinde delili olmaksızın bir kişiyi takip eden kişi,
yolunu gerçek amacı zanneden ve kendisinin önünde yürüyenlerin adımlarını
izleyen kimseye benzetilmiştir. Bu temsil yaygınlık kazanmış, o kadar ki “onu
örnek aldı” anlamında “filanın adımını takip etti” şeklinde kullanılmaya
başlanmıştır. Bu ifade aynı zamanda İslam’dan önceki sapık toplumları taklit
etmeyi yasaklamıştır. Ayrıca bu ifade her zamanda insanların kendilerini
yenilemelerini ve tevbe etmelerini insanlara tavsiye etmektedir.Kur’an’da
bu deyimin geçtiği 4 ayette üç farklı bağlam vardır. Bakara 2/168 ve En’âm
6/142. ayetlerde helal olan yiyeceklerin haram kabul etmenin yasaklanması;
Bakara 2/208. ayette İslam’a aykırı uygulamaların yasaklanması; Nur 24/21.
ayette günahsız ve iffetli kadınlara iftira atmak ve müminler arasında
fuhşiyatın yayılmasına hizmet etmenin yasaklanması bağlamıdır.Şeytanın
aldatmasının adım adım olması büyük aldanmaların küçük günahlara alışma yoluyla
meydana geldiğine işaret olarak algılanabilir. Bunun için “şeytanın adımlarına
uymak” ifadesi her günah için değildir. Aynı günaha devam edildikçe ileride
nitelikli bir günaha evrilme ihtimali olanlardır. Bu günahlar başlangıçta küçük
ve önemsiz gibi görülmekle birlikte doğuracağı sonuçlar itibariyle oldukça
tehlikeli günahlardır. Bu günahlarla birlikte sonraki süreçte kulun günah
işlemeye cesareti artmaktadır. Böylece helal ile haramı birbirinin yerine
koyabilmektedir. Dinin bütünselliğine ve özgünlüğüne zarar verecek uygulamalar
ihdâs edebilmektedir. Kötü fiilleri yaparak toplumun ahlaki ve insani yönlerine
zarar verecek mahiyette işler yapmaktadır. Bu günahların en temel özelliği
dinin hem teolojik yönüne hem de toplumsal yönüne yıkıcı etki etkisi
yapmasıdır.Haram
fiil yapmayı adamak, hanımları şartlara bağlayarak boşamak ve Hz. Peygamber’den
önceki şeriatine özgü uygulamalar yapmak bu kapsamdadır. Mesela namazda Tevrat
okumak, cumartesi yasağına uymak, deve etini haram kabul etmek bunlardandır. Bu
günahların “şeytanın adımlarını izlemek” kapsamında olduğunu sahabe ve tâbûn
rivayetlerinde görmek mümkündür. Kur’an’da açık bir şekilde günah sayılan bir
fiili yapmaya yemin etmenin veya böyle bir fiili yapmaya dair adak adamanın,
şeytanın adımları olduğu söylenmemesine rağmen sahâbeden ve tâbiûndan gelen
rivayetlerde bunların şeytanın adımları olduğu ifade edilmiştir. Helâl bir
yiyeceği haram kabul ederek yemekten uzak durmak, bir anlamda ömür boyu o
yiyeceği yememek üzere yemin etmek ve adak adamak anlamına gelmektedir. Bu
benzerlikten dolayı dinin serbest bırakmasına rağmen bir şeyi kendine haram
etmek ve dinin yasaklamasına rağmen bir fiili yapmayı adamak şeytanın adımları
olarak nitelendirilmiştir.Şeytanın
adımlarını izlemek ifadesinin çağrıştırdığı diğer bir konu da taklidin önemli
bir yoldan çıkma sebebi olduğudur. Nitekim şeytanın adımlarını izleme vasfını
taşıyan bu günahların bir diğer özelliği de Ehl-i kitabın adetlerini İslam’a
eklemlemek, Ehl-i kitabın orijinal dinlerinin ana eksenini kaybetmesine yol
açan yanlış ve sapık adetler zincirinin başlangıcı sayılacak birtakım
uygulamaların benzerini ortaya koymaktır. Bunun yanı sıra bu gibi günahlar
toplumu derinden etkileyecek ve insan onurunu ayaklar altına alacak şekilde
dedikodular yayarak masum insanlar hakkında kötü bir algı oluşturmayı
hedeflemektedir. Bu söylentilere araştırmaksızın uyarak karanlık kişilerin
adeta takipçisi olmak da taklidin diğer bir boyutunu temsil etmektedir.
Şeytanın
adımlarını izleme kapsamında olan bu tür günahların karakteristik özelliği,
büyük günahlardan olmaması ve insanlar tarafından ilk planda dikkate alınmayıp
sıradan bir yanlış olarak kabul edilmesidir. Nitekim Hz. Peygamber’in eşi Hz.
Âişe’ye iftira atılıp toplumun buna gerekli tepkiyi vermemesi, peşinen böyle
bir olayın var olduğu gibi bir kanaate ulaşılması ve bunun da insanlar
tarafından basite alınması “Çünkü siz bu iftirayı, dilden dile birbirinize
aktarıyor, hakkında bilgi sahibi olmadığınız şeyi ağızlarınızda geveleyip
duruyorsunuz. Bunun önemsiz olduğunu sanıyorsunuz. Hâlbuki bu, Allah katında
çok büyük (bir suç) tur.” (en-Nûr 24/15) âyetiyle eleştirilmiş ve sonuçta bu
kimselerin son derece büyük bir yanlışın bir parçası olma tehlikesi ile baş
başa kalacakları vurgulanmıştır. Böylece Cenâb-ı Hak kullarını yaklaşmakta olan
büyük bir tehlike karşısında uyarmaktadır. |
---|---|
ISSN: | 2528-9861 2528-987X |