Besmelenin Ayet Olması ile İlgili Tartışmalar ve Fıkhî Hükümlere Etkisi

Arap dilinde menhut sözlere dair örnekler arasında gösterilen besmele, yüklemi bulunmayan cümleler kategorisindedir ve “بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ" şeklinde yerleşmiştir. Besmele, Hz. Peygamber’in (sas) tavsiyesi ve emri ile hayırlı sonuç umulan her işin başında okunması gereken bir...

Full description

Bibliographic Details
Main Author: Münir Yaşar Kaya
Format: Article
Language:Arabic
Published: University of Afyon Kocatepe 2022-12-01
Series:Kocatepe İslami İlimler Dergisi
Subjects:
Online Access:https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/2627836
Description
Summary:Arap dilinde menhut sözlere dair örnekler arasında gösterilen besmele, yüklemi bulunmayan cümleler kategorisindedir ve “بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ" şeklinde yerleşmiştir. Besmele, Hz. Peygamber’in (sas) tavsiyesi ve emri ile hayırlı sonuç umulan her işin başında okunması gereken bir cümledir. Besmele ile başlanılmayan işlerin ise hayırlı sonuçlar getirmeyeceği ayrıca belirtilir. Besmelenin fiili bulunmayan bir cümle olması sebebiyle herhangi bir işe başlamadan önce okunduğunda o işe uygun bir fiille başlanması ve o fiilin Allah’ın adıyla yapılması kastedilmiş olur. Besmeleye doğrudan Allah’ın ismi ile değil de “isim” kelimesi ile başlanmasının nedeni, Allah adına yapılan yeminler ile karışmaması içindir. Allah’ın (cc) isminden sonra Rahmân ve Rahîm sıfatlarına vurgu yapılmasının amacı ise Allah’ın merhametine sığınmaktır. Böylece her işte O’nun rahmetinin tecellisi arzulanmış olacaktır. Besmelenin yapılan işlerin başında okunacağına dair ittifakın yanı sıra Kur’ân-ı Kerîm’de bulunan Tevbe suresi dışındaki bütün surelerin baş kısmında da bulunması konusunda icma bulunmaktadır. Ayrıca Neml Suresi’nin içinde yazılı olan besmelenin ayet olduğu konusunda da ihtilaf bulunmamaktadır. Ancak sure başlarında bulunan besmelenin Kur’ân-ı Kerîm içerisindeki müstakil bir ayet mi olduğu yoksa başlangıçta okunması amacıyla mı yazıldığı konusunda fukaha ihtilaf etmiştir. Buradan hareketle besmelenin kıraat sırasında Fâtiha’nın başında ya da sureler arasındaki geçişte okunmasının zorunlu olup olmadığı gibi meselelerde de fukahanın farklı kanaat benimsediği görülmektedir. Öte yandan besmelenin müstakil bir ayet olduğu kabul edilse bile her bir surenin kendi ayeti mi olduğu yoksa surelerden bağımsız sadece surelerin nerede başlayıp bittiğinin anlaşılması için mi yerleştirildiği konusunda ayrıca ihtilaf edilmiştir. Bu kapsamda Mâlikîler tarafından sure başlarındaki besmelenin müstakil bir ayet olmadığı kabul edilir. Her işin başında okunmasından hareketle sure başlarında okunmak üzere Kur’ân-ı Kerîm’e yazıldığı benimsenmiştir. Bu nedenle namaz esnasında besmelenin kıraat içerisinden sayılmayacağı zikredilmektedir. Şâfiîlerin çoğunlukta olduğu fukaha ise sure başlarındaki her besmelenin ayrı birer ayet olduğunu ve surelerin ilk ayeti olarak sayılması gerektiğini kabul etmektedir. Bu sebeple namaz sırasında okunan Fâtiha’nın besmele olmadan okunması halinde farz hüküm yerine gelmeyecektir. İki ucu oluşturan bu görüşlerin arasını bulacak nitelikteki görüş ise Hanefî ve Hanbelî fukaha tarafından zikredilmektedir. Onlara göre sure başlarında yazılı bulunan besmele Kur’ân-ı Kerîm içerisinde yer alan müstakil bir ayettir. Ancak sure başlarında surelerin bir ayeti olarak değil surelerin arasını ayırmak için nazil olmuştur. Dolayısıyla ayet olması bakımından namaz kıraatinde okunabilirse de Fâtiha’ya ait bir ayet olmaması sebebiyle okunmaması Fâtiha’yı eksiltmez. Öte yandan cehrî ya da hafî olsun kıraat manası taşımadığı için tüm namazlarda hafî okunması gerekecektir. Besmele konusunda yaşanan teorik ihtilafın pratikteki bir başka yansıması ise hades-i ekber sahibinin besmeleyi okumasıdır. Buna göre Mâlikîler nazarında cünüp kimsenin besmele okuması mübah kabul edilirken, cumhura göre ayet olmasından hareketle bu kişinin besmeleyi de diğer ayetler gibi okuması haramdır. Bahsi geçen bu ihtilafta her mezhep görüşünün dayanak yaptığı bir delil ve usul kaidesi bulunmaktadır. Ek olarak zikredildiği üzere teoride besmelenin ayet olup olmaması konusunda var olan ihtilafın pratikte de birçok hükmi meselede yansımasının bulunduğu görülmektedir. Araştırma neticesinde besmeleye dair serdedilen bu görüşler arasından tercihte bulunmak değil, var olan tartışmanın sebeplerine ve sonuçlarına yönelik bir tespitte bulunabilmek amaçlanmaktadır. Yine mezhep usullerinin kullanılma biçimine de besmele örneği üzerinden temas etmek çalışmanın bir başka amacıdır. Mezheplerin dayandığı deliller arasında var olduğu düşünülen tearuzun ne şekilde giderilebileceği de çalışmaya ait çıktılardan birini oluşturmaktadır.
ISSN:2757-8399