Bâtınî Ekolleri Anlamada Anahtar Bir Kavram: Ezılle/Gölgeler Nazariyesi
Bâtınî mezheplerle alakalı pek çok çalışma yapılmış ve bu çalışmalarda konu farklı açılardan ele alınmıştır. Ancak bâtınî düşünce sisteminde ezılle anlayışının yeri ve önemine dikkat çeken bir çalışma yapılmamıştır. Bu makalede ezılle anlayışının ne olduğu tespit edildikten sonra kavramın bâtınî düş...
Main Author: | |
---|---|
Format: | Article |
Language: | English |
Published: |
Cumhuriyet University
2016-12-01
|
Series: | Cumhuriyet İlahiyat Dergisi |
Subjects: | |
Online Access: | https://dergipark.org.tr/tr/pub/cuid/issue/24749/273955?publisher=cumhuriyet |
_version_ | 1827361247096471552 |
---|---|
author | Ali Avcu |
author_facet | Ali Avcu |
author_sort | Ali Avcu |
collection | DOAJ |
description | Bâtınî mezheplerle alakalı pek çok çalışma yapılmış
ve bu çalışmalarda konu farklı açılardan ele alınmıştır. Ancak bâtınî düşünce
sisteminde ezılle anlayışının yeri ve önemine dikkat çeken bir çalışma
yapılmamıştır. Bu makalede ezılle anlayışının ne olduğu tespit edildikten sonra
kavramın bâtınî düşünce sistemini anlamada merkezi bir yerinin olduğu öne
sürülmüştür. Bu çerçevede ezılle anlayışının bâtınî ekollerin temel
fikirlerindeki belirgin etkisi açığa çıkarılmaya çalışılmıştır.
Bâtınî mezheplerle alakalı pek çok
çalışma yapılmış ve bu çalışmalarda konu farklı açılardan ele alınmıştır. Ancak
bâtınî düşünce sisteminde ezılle anlayışının yeri ve önemine dikkat çeken bir
çalışma yapılmamıştır. Bu makalede ezılle anlayışının ne olduğu tespit
edildikten sonra kavramın bâtınî düşünce sistemini anlamada
merkezi bir yerinin olduğu öne sürülmüştür. Bu çerçevede ezılle anlayışının
bâtınî ekollerin temel fikirlerindeki belirgin etkisi açığa çıkarılmaya
çalışılmıştır.Ezılle
anlayışını, ilahi âlemde tecelli eden gölgelerin ya da maddi olmayan
varlıkların bu âleme maddi bir formda yansıması olarak tanımlayabiliriz. Bu
düşüncenin kökleri, Platon’un ideler ve görünüşler âlemi şeklinde formüle
ettiği âlem anlayışına ve bu düşünceyi açıklamak için kullandığı mağara
benzetmesine kadar uzanmaktadır. İslam öncesi farklı dini ve felsefi gelenekler
içerisinde geliştirilen bu anlayış bâtınî ekoller kanalıyla İslami bir form
kazanmıştır.Ezılle
anlayışı ilk defa aşırı Şiî gruplar tarafından geliştirilmiştir. Erken döneme
ait klasik kaynaklar gulat Şiîler’in ezılle anlayışına sahip olduklarını
söylemekle birlikte meselenin detaylarıyla ilgili herhangi bir bilgi
vermemektedir. Ancak onların bazı görüşlerinde ve kurumsal yapılar olarak
karşımıza çıkan İsmailîlik, Nusayrîlik, Dürzilîk ve Yezidîlik gibi bâtınî
ekoller içerisinde bu anlayışın ne olduğuna dair bazı ipuçlarına rastlamak
mümkündür. Öte yandan sonraki dönemlerde Kitâbu’l-Heft ve’l-Ezılle gibi doğrudan gölgeler nazariyesini
açıklayan eserler de kaleme alınmıştır.Bâtınî
çevrelerde üretilmiş olan eserlerde her ne kadar ezılle anlayışına yeterince
yer verilmemiş olsa da, geliştirilmiş olan din anlayışının büyük oranda
gölgeler nazariyesi üzerine inşa edildiğine şahit olmaktayız. Adı konulmamış bu
anlayışın en temel özelliği, ilahi âlemdeki her varlığın, içinde yaşadığımız
âleme maddi bir formda yansımış olduğu iddiasıdır. Allah’ın zatı bâtınî ekoller
tarafından genellikle tecellinin dışında tutulduğu için yansıma çoğunlukla onun
zatıyla başlatılmamıştır. Ancak yüce yaratıcıdan tecelli eden ilk varlıklar
ilahî âlemi meydana getirmiş, bu âlem yeryüzüne maddi bir formda yansımıştır.Bu
anlayış beraberinde maddenin hakikat içermediği ve mutlak hakikatin maddi
olmayanda arandığı bir marifet anlayışı geliştirmiştir. Buna göre hakikatin
sadece bir yansımasından ibaret olan maddi varlıkların mutlak hakikat
içermeleri mümkün değildir. Yegâne gerçek, yeryüzüne maddi bir formda yansımış
olan mana, bâtın ya da gölgedir. Doğal olarak bir Bâtınî’ye düşen görev, maddi
suretin arkasına gizlenmiş ve maddi olmayan mutlak hakikati araştırmaktır.Ezılle
anlayışı bu noktada zorunlu olarak zahir-bâtın ayrımını öne sürmüştür. Buna
göre zahir, mutlak hakikati içinde gizleyen bir kabuk ya da yansımadan
ibarettir. Kişiye düşen görev, dini metnin zahirini aşarak, zahirin altında
gizli olan bâtınî hakikati elde etmektir.Gölgeler
nazariyesi düalist bir bakış açısını zorunlu hale getirmiştir. Zira her
varlığın hakikat içeren bir bâtını ile mutlak gerçekliğin maddi formda yansımış
bir görünüşü söz konusudur. Allah’ın, hakikatin manevi olarak açığa çıktığı
bâtınî sıfatları ve bunların yansımış olduğu maddi sıfatları vardır. Âlem maddi
olmayan hakikatlerden oluşan manevî âlem ve onun yansımasından ibaret olan
maddi âlem olmak üzere düalist bir karakter arz eder. İnsan, ilahi âleme ait
bir ruh ve bu âleme ait bir bedenden müteşekkil düalist bir yapıya sahiptir.
Yine insanlığın kurtuluşu için gönderilen dini metinler de ilahi âleme ait olan
bâtın ve bu âleme ait olan zahir olmak üzere iki boyuta sahiptir.Bâtınîler
ilahi âlemi yedi kattan müteşekkil olarak gördükleri ve bu katların her
birisini ilahi bir varlık olarak değerlendirdikleri için, gölgeler
nazariyesinin bir gereği olarak maddi âlemde bu varlıkların karşılığını ya da
yansımasını bulmaya çalışmışlardır. İsimler değişmekle birlikte bâtınî gruplar
belli dönemlerde bazı şahısları ilahi âlemin yeryüzündeki yansımaları olarak
görmüşlerdir. Küllî Akıl, Küllî Nefs, Kelime, Sâbık ve Tâlî gibi isimler
verilen ilahi varlıklar yeryüzüne Hz. Muhammet, Hz. Ali, Selman-ı Farisî,
Mikdat b. el-Esved, Ammar b. Yasir ve benzeri maddi suretlerde yansımışlardır.Bu
anlayış beraberinde yeryüzündeki bir takım şahısların kutsallaştırılması
sonucunu doğurmuştur. Zira külli tecelli gerçekleştiği düşünülen şahıslar,
ilahi âlemden elde ettikleri sırlar ve bilgilerle sıradan insanlardan
farklılaşmakta ve bazı tanrısal özelliklere sahip olmaktadırlar. Çift kutuplu
bir kimliğe bürünen bu kişiler zahiren birer insan iken, bâtınen ilahi âlemdeki
varlıkların yeryüzüne yansımış bir sureti olarak görülmektedirler. Diğer
insanlara düşen görev ise onların şahıslarından ve suretlerinden hareketle,
onlara aksetmiş olan ilahi hakikati idrak etmektir. Bu bakış açısı, bireysel
kurtuluşun mümkün olmadığı ve bazı insanların karizmatik bir lider olarak
algılandığı bir din anlayışını beraberinde getirmiştir. Sonuç olarak Bâtınî ekoller tarafından geliştirilmiş olan din anlayışı
gölgeler nazariyesinin mutlak tesiri altındadır. Onlar, bu nazariyeden
hareketle Bâtınîlik adı verilen yeni bir İslam algısı açığa çıkarmışlardır. Bu
algının merkezinde gölgeler nazariyesi ve onun ayrılmaz bir parçası olan
düalizm yer almaktadır. Bâtınîlik, bu doğrultuda geliştirilmiş ve kendi
içerisinde bütünlük ve derinliği olan bir din anlayışını temsil etmektedir. Bu
din anlayışının doğru anlaşılabilmesi için, arkasında yatan ve üzerine inşa
edildiği gölgeler nazariyesinin hesaba katılması ve bâtınî metinlerin bu
doğrultuda okunması gerekmektedir. Tek doğru olarak zahiri gören ve düşünme
biçiminin arkasındaki düaliteyi fark edemeyen bir okuma biçimi ise Bâtınîliğin
iç bütünlüğünü yakalayamayacak ve onu çelişkiler yumağı olarak görecektir. |
first_indexed | 2024-03-08T07:01:18Z |
format | Article |
id | doaj.art-f218ec5104f14eddb5d10ca4e4fbd070 |
institution | Directory Open Access Journal |
issn | 2528-9861 2528-987X |
language | English |
last_indexed | 2024-03-08T07:01:18Z |
publishDate | 2016-12-01 |
publisher | Cumhuriyet University |
record_format | Article |
series | Cumhuriyet İlahiyat Dergisi |
spelling | doaj.art-f218ec5104f14eddb5d10ca4e4fbd0702024-02-03T05:54:30ZengCumhuriyet UniversityCumhuriyet İlahiyat Dergisi2528-98612528-987X2016-12-0120210113510.18505/cuid.2739552Bâtınî Ekolleri Anlamada Anahtar Bir Kavram: Ezılle/Gölgeler NazariyesiAli Avcu0CUMHURIYET UNIVBâtınî mezheplerle alakalı pek çok çalışma yapılmış ve bu çalışmalarda konu farklı açılardan ele alınmıştır. Ancak bâtınî düşünce sisteminde ezılle anlayışının yeri ve önemine dikkat çeken bir çalışma yapılmamıştır. Bu makalede ezılle anlayışının ne olduğu tespit edildikten sonra kavramın bâtınî düşünce sistemini anlamada merkezi bir yerinin olduğu öne sürülmüştür. Bu çerçevede ezılle anlayışının bâtınî ekollerin temel fikirlerindeki belirgin etkisi açığa çıkarılmaya çalışılmıştır. Bâtınî mezheplerle alakalı pek çok çalışma yapılmış ve bu çalışmalarda konu farklı açılardan ele alınmıştır. Ancak bâtınî düşünce sisteminde ezılle anlayışının yeri ve önemine dikkat çeken bir çalışma yapılmamıştır. Bu makalede ezılle anlayışının ne olduğu tespit edildikten sonra kavramın bâtınî düşünce sistemini anlamada merkezi bir yerinin olduğu öne sürülmüştür. Bu çerçevede ezılle anlayışının bâtınî ekollerin temel fikirlerindeki belirgin etkisi açığa çıkarılmaya çalışılmıştır.Ezılle anlayışını, ilahi âlemde tecelli eden gölgelerin ya da maddi olmayan varlıkların bu âleme maddi bir formda yansıması olarak tanımlayabiliriz. Bu düşüncenin kökleri, Platon’un ideler ve görünüşler âlemi şeklinde formüle ettiği âlem anlayışına ve bu düşünceyi açıklamak için kullandığı mağara benzetmesine kadar uzanmaktadır. İslam öncesi farklı dini ve felsefi gelenekler içerisinde geliştirilen bu anlayış bâtınî ekoller kanalıyla İslami bir form kazanmıştır.Ezılle anlayışı ilk defa aşırı Şiî gruplar tarafından geliştirilmiştir. Erken döneme ait klasik kaynaklar gulat Şiîler’in ezılle anlayışına sahip olduklarını söylemekle birlikte meselenin detaylarıyla ilgili herhangi bir bilgi vermemektedir. Ancak onların bazı görüşlerinde ve kurumsal yapılar olarak karşımıza çıkan İsmailîlik, Nusayrîlik, Dürzilîk ve Yezidîlik gibi bâtınî ekoller içerisinde bu anlayışın ne olduğuna dair bazı ipuçlarına rastlamak mümkündür. Öte yandan sonraki dönemlerde Kitâbu’l-Heft ve’l-Ezılle gibi doğrudan gölgeler nazariyesini açıklayan eserler de kaleme alınmıştır.Bâtınî çevrelerde üretilmiş olan eserlerde her ne kadar ezılle anlayışına yeterince yer verilmemiş olsa da, geliştirilmiş olan din anlayışının büyük oranda gölgeler nazariyesi üzerine inşa edildiğine şahit olmaktayız. Adı konulmamış bu anlayışın en temel özelliği, ilahi âlemdeki her varlığın, içinde yaşadığımız âleme maddi bir formda yansımış olduğu iddiasıdır. Allah’ın zatı bâtınî ekoller tarafından genellikle tecellinin dışında tutulduğu için yansıma çoğunlukla onun zatıyla başlatılmamıştır. Ancak yüce yaratıcıdan tecelli eden ilk varlıklar ilahî âlemi meydana getirmiş, bu âlem yeryüzüne maddi bir formda yansımıştır.Bu anlayış beraberinde maddenin hakikat içermediği ve mutlak hakikatin maddi olmayanda arandığı bir marifet anlayışı geliştirmiştir. Buna göre hakikatin sadece bir yansımasından ibaret olan maddi varlıkların mutlak hakikat içermeleri mümkün değildir. Yegâne gerçek, yeryüzüne maddi bir formda yansımış olan mana, bâtın ya da gölgedir. Doğal olarak bir Bâtınî’ye düşen görev, maddi suretin arkasına gizlenmiş ve maddi olmayan mutlak hakikati araştırmaktır.Ezılle anlayışı bu noktada zorunlu olarak zahir-bâtın ayrımını öne sürmüştür. Buna göre zahir, mutlak hakikati içinde gizleyen bir kabuk ya da yansımadan ibarettir. Kişiye düşen görev, dini metnin zahirini aşarak, zahirin altında gizli olan bâtınî hakikati elde etmektir.Gölgeler nazariyesi düalist bir bakış açısını zorunlu hale getirmiştir. Zira her varlığın hakikat içeren bir bâtını ile mutlak gerçekliğin maddi formda yansımış bir görünüşü söz konusudur. Allah’ın, hakikatin manevi olarak açığa çıktığı bâtınî sıfatları ve bunların yansımış olduğu maddi sıfatları vardır. Âlem maddi olmayan hakikatlerden oluşan manevî âlem ve onun yansımasından ibaret olan maddi âlem olmak üzere düalist bir karakter arz eder. İnsan, ilahi âleme ait bir ruh ve bu âleme ait bir bedenden müteşekkil düalist bir yapıya sahiptir. Yine insanlığın kurtuluşu için gönderilen dini metinler de ilahi âleme ait olan bâtın ve bu âleme ait olan zahir olmak üzere iki boyuta sahiptir.Bâtınîler ilahi âlemi yedi kattan müteşekkil olarak gördükleri ve bu katların her birisini ilahi bir varlık olarak değerlendirdikleri için, gölgeler nazariyesinin bir gereği olarak maddi âlemde bu varlıkların karşılığını ya da yansımasını bulmaya çalışmışlardır. İsimler değişmekle birlikte bâtınî gruplar belli dönemlerde bazı şahısları ilahi âlemin yeryüzündeki yansımaları olarak görmüşlerdir. Küllî Akıl, Küllî Nefs, Kelime, Sâbık ve Tâlî gibi isimler verilen ilahi varlıklar yeryüzüne Hz. Muhammet, Hz. Ali, Selman-ı Farisî, Mikdat b. el-Esved, Ammar b. Yasir ve benzeri maddi suretlerde yansımışlardır.Bu anlayış beraberinde yeryüzündeki bir takım şahısların kutsallaştırılması sonucunu doğurmuştur. Zira külli tecelli gerçekleştiği düşünülen şahıslar, ilahi âlemden elde ettikleri sırlar ve bilgilerle sıradan insanlardan farklılaşmakta ve bazı tanrısal özelliklere sahip olmaktadırlar. Çift kutuplu bir kimliğe bürünen bu kişiler zahiren birer insan iken, bâtınen ilahi âlemdeki varlıkların yeryüzüne yansımış bir sureti olarak görülmektedirler. Diğer insanlara düşen görev ise onların şahıslarından ve suretlerinden hareketle, onlara aksetmiş olan ilahi hakikati idrak etmektir. Bu bakış açısı, bireysel kurtuluşun mümkün olmadığı ve bazı insanların karizmatik bir lider olarak algılandığı bir din anlayışını beraberinde getirmiştir. Sonuç olarak Bâtınî ekoller tarafından geliştirilmiş olan din anlayışı gölgeler nazariyesinin mutlak tesiri altındadır. Onlar, bu nazariyeden hareketle Bâtınîlik adı verilen yeni bir İslam algısı açığa çıkarmışlardır. Bu algının merkezinde gölgeler nazariyesi ve onun ayrılmaz bir parçası olan düalizm yer almaktadır. Bâtınîlik, bu doğrultuda geliştirilmiş ve kendi içerisinde bütünlük ve derinliği olan bir din anlayışını temsil etmektedir. Bu din anlayışının doğru anlaşılabilmesi için, arkasında yatan ve üzerine inşa edildiği gölgeler nazariyesinin hesaba katılması ve bâtınî metinlerin bu doğrultuda okunması gerekmektedir. Tek doğru olarak zahiri gören ve düşünme biçiminin arkasındaki düaliteyi fark edemeyen bir okuma biçimi ise Bâtınîliğin iç bütünlüğünü yakalayamayacak ve onu çelişkiler yumağı olarak görecektir.https://dergipark.org.tr/tr/pub/cuid/issue/24749/273955?publisher=cumhuriyetesotericismthe theory of shadowsaẓillaislamic sectsismailismnusayrismyazidismdruzebâtınîlikgölgeler nazariyesiezıllemezhepleri̇smailîliknusayrîlikyezidîlikdürzîlik |
spellingShingle | Ali Avcu Bâtınî Ekolleri Anlamada Anahtar Bir Kavram: Ezılle/Gölgeler Nazariyesi Cumhuriyet İlahiyat Dergisi esotericism the theory of shadows aẓilla islamic sects ismailism nusayrism yazidism druze bâtınîlik gölgeler nazariyesi ezılle mezhepler i̇smailîlik nusayrîlik yezidîlik dürzîlik |
title | Bâtınî Ekolleri Anlamada Anahtar Bir Kavram: Ezılle/Gölgeler Nazariyesi |
title_full | Bâtınî Ekolleri Anlamada Anahtar Bir Kavram: Ezılle/Gölgeler Nazariyesi |
title_fullStr | Bâtınî Ekolleri Anlamada Anahtar Bir Kavram: Ezılle/Gölgeler Nazariyesi |
title_full_unstemmed | Bâtınî Ekolleri Anlamada Anahtar Bir Kavram: Ezılle/Gölgeler Nazariyesi |
title_short | Bâtınî Ekolleri Anlamada Anahtar Bir Kavram: Ezılle/Gölgeler Nazariyesi |
title_sort | batini ekolleri anlamada anahtar bir kavram ezille golgeler nazariyesi |
topic | esotericism the theory of shadows aẓilla islamic sects ismailism nusayrism yazidism druze bâtınîlik gölgeler nazariyesi ezılle mezhepler i̇smailîlik nusayrîlik yezidîlik dürzîlik |
url | https://dergipark.org.tr/tr/pub/cuid/issue/24749/273955?publisher=cumhuriyet |
work_keys_str_mv | AT aliavcu batıniekollerianlamadaanahtarbirkavramezıllegolgelernazariyesi |